KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A.Hamdi Doğan ile kuruluşundan bugüne KalDer’in geçmişini ve bugününü konuştuk. Gelecekle ilgili yatırımları hakkında önemli bilgiler paylaşan Doğan, yapılan çalışmalar hakkında detaylı bilgiler verdi…
Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer) kuruluş amacını bizimle paylaşır mısınız?
KalDer olarak, Türkiye’ye ve firmalara kattığımız değer 25 yıldır katlanarak büyüyor. KalDer, kurumların sürdürülebilir büyümesinde, stratejik planlama süreçlerinde ve verimli iş modelleri oluşturmalarında etkin rol oynamaktadır. Kurumların büyürken mükemmelliği yaşamak ve yaşatmak gayesi ile hareket ettiklerini görmek, bu süreçte onlara somut olarak katma değer sağladığımızı bilmek misyonumuz gereği ve önceliğimizdir. Kurum ve kuruluşlarla içerisinde bulunduğumuz eko sistemin sağlıklı büyümesi ve ortak mükemmellik hedefinde buluşmak için kurum ve kuruluşlarla sürekli diyalog ve sinerji içerisindeyiz. 1990 yılların başında küreselleşme arttı ve bu doğrultuda çağın hızla dijitalleşmesi rekabet koşullarını ağırlaştırdı. Piyasalarda var olabilmek, zorlu süreçlere entegre olabilmek kurumlar için bir tercih değil adeta zorunluluk haline gelmiştir. İşte tam da bu noktada, KalDer devreye girmiştir. Misyonumuz, iş dünyası ile birlikte çıktığımız mükemmellik yolculuğunda eğitimlerimiz, stratejik planlama yönetimimiz ve yönlendirmelerimizle onlara rehber, adeta yol arkadaşı olmaktadır. Bu yolculuk daha sonra kamu, yerel idareler ve STK’ların katılımıyla genişlemiştir. Bizim için yol arkadaşlığı, sürekli gelişen süreçlere kurumların uyumunu sağlamak, onların süreçlerindeki tüm iniş ve çıkışlarda dengeyi bulmaları ve yolculuğun sonunda sürdürülebilir mükemmellik hedeferini gerçekleştirmek demektir.
KalDer’in Türkiye’nin değişik coğrafyalarında şube ve temsilcilikleri bulunuyor. Bugün itibariyle kaç şube ve temsilciliğiniz var?Önümüzdeki dönemde bu sayıyı artırmayı planlıyor musunuz?
KalDer’in Ankara, Bursa, İzmir ve Eskişehir olmak üzere 4 şubesi bulunmaktadır. Çerkezköy, İzmit ve Kayseri ile de toplam 3 tane temsilciliğimiz faaliyete başladı. Önümüzdeki dönemde temsilciliklerimizin sayısını arttırmak istiyoruz. Adana, Denizli, Antalya, Konya, Gaziantep, Van illerimiz ise bu açılımın yeni örnekleri olacak. Son dört yıl içinde 40 bin km gidilerek bu ziyaretlerde binlerce iş temsilcisi, yerel yönetici, akademisyen, kamu yöneticisi, öğrenci ve sivil toplum kuruluşu ile bir araya geldik.
KalDer’in yurtdışında da çok aktif olduğunu biliyoruz. Yurtdışı faaliyetleriniz ve projeleriniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
KalDer, Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM)’nın Ulusal İşbirliği Ortağı’dır. 2006 yılından itibaren Amerika Kalite Derneği (ASQ) ile işbirliğini başlatmıştır ve aynı zamanda Orta Doğu Kalite Organizasyonu’nun (MEQA) kurucu üyesidir. Dünyadaki gelişmeler ile uyumlu olarak çalışmalarını yürütmektedir. EFQM yapısı içerisinde gelişen etkinliklere destek veriyoruz. Her yıl EFQM ödül sürecine ülkemizin başarılı kuruluşları katılıyor. Bugüne değin, EFQM’de (Avrupa Kalite Yönetim Vakfı) 8 Büyük Ödül ve 13 Başarı Ödülü olmak üzere toplam 21 EFQM Mükemmellik Ödülü kazanıldı. MEQA’da aktifiz. Rol model durumundayız. MEQA YK Başkanlığı eski Genel Sekreterimiz tarafından yürütülüyor.
KalDer olarak ne gibi eğitimler ve hizmetler veriyorsunuz?
KalDer’in misyonunda kullandığı mükemmellik kültürü ifadesi mükemmel kuruluşları işaret etmektedir. Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM), “Mükemmel kuruluşlar tüm paydaşlarının beklentilerini karşılayan veya aşan üstün performans gösterir ve bu performansı sürdürür” şeklinde bir tanım yapmaktadır. KalDer’in bu çerçevedeki Faaliyetleri: Eğitimler, Dış Değerlendirme Hizmetleri, Kalite Kongresi ve Türkiye Mükemmellik Ödülü, Yerel Kalite Ödülleri, Kamu Kalite Sempozyumu, Kıyaslama çalışmaları, TMME-Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi çalışması ve Ulusal Kalite Hareketi gibi tüm ülkede uygulanan faaliyetlerdir. Ayrıca Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) ve Yönetim Kadının Hakkıdır açılımlarına öncülük etmiştir. Kurulduğumuz günden bu yana; 100 kişiyi aşan eğitmen kadromuz ile 800’den fazla kuruluşa, 100.000’den fazla kişiye, yüzde 90’ın üzerinde memnuniyet oranıyla 6000’in üzerinde eğitim verdik. Sürekli gelişen, 100 kişiyi aşan eğitmen ve rehber danışman kadromuz ile 120 konu başlığında eğitim ve çalıştaylarımız ile tüm birey ve kuruluşların hizmetindeyiz.
Hizmetlerinizden “Dış Değerlendirme Hizmeti”niz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
KalDer, kurumsal olgunluk aşamasının belirlenmesini isteyen kuruluşlara dış değerlendirme hizmeti ile destek veriyor. Dış Değerlendirme Hizmetinin Hedefi; Toplam Kalite Yönetimi çalışmalarına başlamış, ilerleme kaydetmiş ya da başlangıç seviyesinde olan kuruluşların mevcut durumlarının deneyimli ve tarafsız bir ekip tarafından değerlendirilmesi ve kapsamlı bir şekilde raporlanması hedefenmiştir. Bu yöntemle kuruluşların öz değerlendirme çalışmalarına destek olunmakta ve hız kazandırılmaktadır. Talep eden tüm kurum ve kuruluşlar ile STK’lar hizmetten faydalanabilir.
KalDer’in 2014 yılı çalışmaları ve faaliyet alanınızda öne çıkan gelişmeleri bizimle paylaşır mısınız?
Gerek rekabet gücünü arttırma, gerek riskleri karşılama konusunda bir Ulusal Kalite Seferberliğine ihtiyaç vardır. Kamu, Yerel İdareler, Özel Sektör, STK’lar ister büyük, ister küçük işletmeler’ de, yurdun her noktasında, TBMM’de de, Statlarda’ da aynı dili konuşan ve hedefe yönelen kurum ve işletmeler, toplum gönüllüleri yaratmalıyız. Bu tek tip olmak değildir. Farklılıklarımızın renkleri modelin gelişme sürecinin sıçrayış kaldıraçlarıdır. İnovasyon’un temel taşıdır. Bunun için aynı yönde hareket etmek yani Toplam Kalite anlayışı gereklidir. İşte KalDer 24 yıldır ülkemizde bunun öncülüğünü yapıyor. KalDer’in vizyonu “Yaşam Kalitesini yükseltmek” tüm toplumun kabulleneceği ortak bir çağrının özlemini yansıtır ve karşılar. En son anlamlı örnek Ankara Şubemiz TBMM ile Ulusal Kalite Hareketi yolculuğuna başladı. Eskişehir Şubemiz Eskişehirspor ile yolculukta imzaları attılar. İzmir Şubemiz yöresel ödül süreçlerinden Türkiye Mükemmellik Ödülüne kuruluşlarımızı taşıyor. Bursa’da Ödül ve Sempozyumlar inanın EFQM boyutlarında katılım ve zenginlikle kuruluşlarımıza değer katıyorlar.
2014 23. Kalite Kongresi “Mükemmelliği Yaşamak” ana temasıyla gerçekleştirildi. Türkiye Mükemmellik Ödülü’ne bugüne kadar kaç frma başvurdu?
Bu sayı yeterli mi? Düzenlendiği 22 yıl boyunca Türkiye Mükemmellik Ödülleri’ne başvuran kuruluş sayısı 263, Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü kazanan kuruluş sayısı ise 28’e ulaştı. Bugüne kadar süreci başarıyla tamamlayan 47 kuruluş Türkiye Mükemmellik Ödülü, 6 kuruluş da “Türkiye Mükemmellikte Süreklilik” Ödülü kazandı. Aynı başarıyı Avrupa’da sürdürmeyi devam eden Türk kuruluşları EFQM’de (Avrupa Kalite Yönetim Vakfı) 8 Büyük Ödül ve 13 Başarı Ödülü olmak üzere toplam 21 EFQM Mükemmellik Ödül kazandı.,
Son dönemde iş kazaları gündemi oldukça meşgul ediyor. Sizde buna yönelik bir çalışma grubu oluşturdunuz. Çalışma grubunun yaptığı ve yapacağı çalışmalar nelerdir?
İnsan hayatı karşılanamayan bir değerdir. İş kazalarının, ekonomik etkilerinin yanında daha da önemlisi toplumsal, sürdürülebilirlik ve süreklilik gibi etkileri de vardır. Yaşam kalitesinin iyileştirilmesi tüm değerlerimizi olumlu yönde etkileyecektir. Bu kültürel değişim önce inanma, sahiplenme ve sorumluluk gerektirir. KalDer, bu sorumluluğun gereği olarak farklı sektörlerden gönüllü katılımcılardan oluşan İş Sağlığı ve Güvenliği çalışma grubuyla daha önce yapılanlara öncelik ve hız verdi. Temel görev ve amacımız, birey, kurum ve kuruluşlarda farkındalığı arttıracak ve kültürel değişimi yaratacak çalışmalarda bulunmaktır. KalDer, olarak iş sağlığı ve güvenliğinin de toplam kalite yönetimi gibi bir yaşam biçimine dönmesi ve kültürümüzün bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda gönüllüyüz ama bu konu gönüllülüğün ötesinde ciddi bir sorumluluk hatta zorunluluktur. İnanıyoruz ki başta eğitim kurumlarımız olmak üzere kamu otoritelerimiz, işverenlerimiz, sendikalarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız bu toplumsal farkındalığın gelişimine ve kültürel değişime sahip çıkacaklardır.
Kalite Ödüllerini kazanan frmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu değerlendirmede iş kazalarının etkileri nelerdir?
Türkiye Mükemmellik Ödülü, kuruluşları sadece ciro, verimlilik, fire göstergeleri gibi tek boyutlu parametrelere göre değil, bütün süreçleri, hedeferi ve rekabet ortamındaki konumuna göre ele almıştır. Ödüle başvuran kurumlar, çıktıkları mükemmellik yolculuğunda sürekli kendilerini geliştirmekte, güçlü ve iyileştirilmesi gereken alanlarını öğrenerek ilerlemek olanağını buluyorlar. Dolayısıyla, bu ödülü alan kuruluşlar, entelektüel sermaye varlığı, yenilenmeye açık ve yaratıcılığı özendiren yaklaşımları ile kalıcılık mesajı verirken, finansal başarılar kadar insan kaynağı tercihlerinde de ön plana çıkıyorlar. Bu özellikleri de onların Mükemmel’i yaşadıklarına dair en güzel kanıtlardır. Bu değerlendirmede iş kazalarının rolü ise, Mükemmellik Modeli insanı odak alan bir yönetim modelidir. Bu nedenle iş kazaları Model’de hem çalışan memnuniyeti, hem de toplumsal çıktılarda önemli bir yer alır. Süreçlerde bu noktada ciddi biçimde sorgulanır.
Türkiye’de büyüyen ekonomik rakamlara rağmen, toplum refahının yeterince artmadığını, bunun en önemli nedenini bütünsel bir kalite anlayışının olmamasına bağlıyorsunuz. Bu konuyu biraz açabilir misiniz?
Aslında kalitenin en yalın tanımı mükemmelliktir. Bugün ülkeleri bu çerçevede değerlendirebileceğimiz bir mekanizma, yöntem yoktur. Onun için farklı göstergelerden yaklaşımlar çıkartarak sonuçlara ulaşmak mümkündür. Bunlardan birisi Dünya Rekabet Endeksi’dir. WEF Ülkelerin Küresel Rekabet Endeksini her yıl yayınlamaktadır. 2014 verilerine göre 148 ülke arasında 45.sırada yer almaktayız. KalDer ülkemiz kurum ve kuruluşlarının uluslararası rekabete hazırlanması sürecinde üstlendiği önemli görev nedeniyle bu endeksi her zaman çalışmalarının odağında tutmaktadır. 12 parametreden oluşan endekste birçok parametrede ortalama düzeyinde seyir izlerken, “emek piyasalarının etkinliği”nde ortalamanın çok altında yer almaktayız. Sadece iç pazardaki dinamikler sonucu “Pazar büyüklüğü”nde ortalamanın üstünde bir performans göstermekteyiz. Yine WEF’in araştırmalarına göre İş dünyasının önündeki engeller sıralamasında 1.sırada Bürokrasi, 2.sırada Politikalardaki İstikrarsızlık, 3.sırada ise Eğitimli İşgücü Yetersizliği yer almaktadır. Bu veriler aslında Türkiye’nin yol haritasının ipuçlarını veren göstergelerdir. İyileştirme alanları bellidir. Kalite bütünsel bir kavramdır. Sadece üretimde kaliteden söz edemeyiz. Şayet eğitim, sağlık, altyapı, vb. temel faktörlerde benzer gelişmeyi sağlayamazsanız ülke bütününde gelişmişlik sorunları ile karşı karşıya kalırsınız. Bu açıdan KalDer vizyonunda “ülkemizi çağdaş yaşam düzeyine ulaştırmak amacı ile Türkiye’nin tüm bölgelerinde mükemmellik kültürünü içselleştirmiş, rekabetçi kurum ve kuruluşlar yaratılmasına katkıda bulunan bir kuruluş olmak” kavramını getirmiştir. Mükemmeli paylaşmanın bir adım ötesine geçerek el birliğiyle mükemmeli yaşamayı amaçladığımız bu yolda aşacağımız pek çok engel var, biliyoruz. Ancak bizler de dâhil olmak üzere, Türkiye’deki her kurumun tekil mükemmellik arayışının ötesine geçerek, bütünsel mükemmellik hedefinde buluşması refahın yayılımını sağlayacaktır. Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan gelir dağılımı dengesizliğini gidermenin yollarından biri de büyürken dengeli gelişmeyi sağlamaktır.
Son olarak KalDer’in yakın ve uzun vadeli hedeferinden kısaca bahseder misiniz?
Hedefimiz Mükemmelliğin yayılımını sağlamak, kurumsal yetkinlik, kurumsal bilinirlik ve itibarın sağlanması, Güçlü mali yapı ve güçlü işbirlikleri kurmak.
Son Yorumlar