5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un 8. maddesi ile internet üzerinden gerçekleştirilen eylemlerin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 84. maddesinde tanımını bulan “İntihara Yönlendirme”, 130/1 hükmündeki “Çocukların Cinsel İstismarı”, 190. maddesindeki “Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma”, 194. maddesindeki “Sağlık için tehlikeli madde temini”, 226. maddesindeki “Müstehcenlik”, 227. maddesindeki “Fuhuş”, 228. maddesindeki “Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama” ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki kanununda yer alan suçları oluşturan yayınların içerik veya yer sağlayıcılarının yurt dışında bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı yurt içinde bulunsa bile yazılı suçları oluşturan yayınlara ilişkin erişimin engellenmesi kararı resen Telekomünikasyon İletişim Daire Başkanlığı tarafından verilecektir. Bu karar, erişim sağlayıcısına bildirilerek gereğinin yapılması istenecektir.
5651 sayılı kanun kapsamında verilen erişimin engellenmesi kararına karşı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre ilgililer ve Telekomünikasyon İletişim Daire Başkanlığı itiraz edebilir. Uygulama Yönetmeliğine göre ilgililerin de itiraz edebilecekleri belirtilmişse de ilgililerin kimler olduğu yönünde bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak ilgili kişi tanımından hukuksal çıkarları etkilenen kişilerin anlaşılması gerekmektedir. Bu haliyle de erişim engelleme kararına karşı bir web sitesinin kullanıcılarının dahi itiraz hakkı bulunmaktadır.
Böylesine geniş bir yetkinin idareye verilmesi çok büyük problemler yaratmaktadır. Zira bu yetki idarecilerin inisiyatiflerine göre kolaylıkla keyfi kullanımlara dönüşebilmektedir. Bunun en büyük örneğini 20.03.2014 tarihinde twitter’ın kapatılmasıyla yaşamış bulunmaktayız. Hukuki açıdan böyle bir yetkinin idareye verilmesine ilişkin yasal düzenleme tamamen hukuka aykırı olduğu gibi amaca da uygun değildir. Yargılama makamlarının konusuna giren bir alanda idarenin yetkilendirilmesi açık bir yetki gaspı oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesi 02.04.2014 tarihinde vermiş olduğu kararda özetle; “TİB’in erişim engeline dayanak gösterdiği kararların, sadece belli URL adreslerinin engellenmesine yönelik olduğu, derece mahkemelerince doğrudan twitter.com internet adresini engellemeye yönelik olmadığı anlaşılmıştır. Buna göre TİB ancak bu doğrultuda engelleme yapabilir. İfade özgürlüğü sadece ‘düşünce ve kanaate sahip olma’ özgürlüğünün değil aynı zamanda sahip olunan ‘düşünce ve kanaati açıklama ve yayma’ buna bağlı olarak ‘haber veya görüş alma ve verme’ özelliklerini de kapsamaktadır. İfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın ‘demokratik toplumdan’ bahsedilemez” denmektedir.
Uygulamada da sıkça gördüğümüz üzere; bazı idari kurum ya da kuruluşlar yetkileri ve görevleri olmaksızın yargının dahi vermediği web sitesine erişimin engellenmesi kararını vererek yetki gaspında bulunmuşlar ve böylelikle hukuka aykırı işlemler ortaya çıkmıştır. Bu hukuka aykırı işlemlerin kamuoyunda çokça tartışılması sonucunda idareye bu yetkiler yazımıza konu yasa ile verilmiştir. Ancak bu yetkilerin kanun ile verilmiş olması bunları hukuka uygun hale getirmemiş sadece yasal dayanağını oluşturmuştur.
İnternetin genel olarak filtrelenmesi ve denetlenmesiyle güvenliğin sağlanması düşünülmekte bir yandan da internetin düşünce özgürlüğünün tam ve doğrudan geçerli olduğu ve kullanılabildiği tek olduğu gerçeği karşısında internette hem güvenliğin hem de özgürlüğün bir arada yaşatılması için birçok önlemin birlikte alınarak interneti düzenleme ve yönlendirme işinin bağımsız kurumlar tarafından gerçekleştirilmesinin sağlanması gerekmektedir. Ancak 5651 sayılı kanun ile kanun koyucunun pek de başarılı olamadığı kamuoyu tarafından da fark edilmektedir. Kanunda kesinlikle hukuka aykırı ve internetin doğasına aykırı olup ayrıca anti demokratik birçok düzenlemeler bulunmaktadır. Özellikle de kamuoyunun da dikkatini çeken ve birçok tartışmalara neden olan 2014 yılında 6518 sayılı ve 6527 sayılı yasalar ile yapılan değişikliklerle anılan kanun tamamen anti demokratik ve özgürlükleri kısıtlayıcı bir kanun halini almıştır.
5651 sayılı kanunun 9. Maddesinde de temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan, hukukun temel ilkeleriyle çelişen ifade özgürlüğünü yok eden değişiklikler yapılmıştır. Bu şekliyle 2014 yılında yapılan değişiklikle hem ulusal hem de uluslararası birçok tepkiye neden olmuştur. Ülkemizin de demokratik yapısı ve düşünce özgürlüğüne verdiği önem noktasında da yoğun kaygılar oluşturmuştur. Yine aynı kanunun 10. Maddesinde yapılan değişiklikle de internet sansür kurumu yasal olarak oluşturulmuştur. 5651 sayılı kanun, aslında ülkemizde iletişimin altyapısını düzenlemesi açısından gerekli bir yasa olmasına rağmen, beklentileri karşılamayan tamamen sansür niteliğinde hükümler içeren bir yasa olmuştur. Bu kanun, Türkiye’nin insan hakları ve temel hak ve özgürlükler açısından karnesini de olumsuz etkilemektedir.
Sonuç olarak, erişimin engellenmesi kararı verilirken etkilenebilecek tüm temel hak ve özgürlüklere ek güvencelerle birlikte AİHS’de ve AİHM kararlarında ve özellikle de Anayasamızda yer alan ölçülülük, hakkın özü ve demokratik toplum düzeninin gerekleri gibi ilkeler de göz ardı edilmemelidir.
İdare tarafından verilen erişimin engellenmesi kararlarının teknik yollarla kolaylıkla aşılabileceğini de twitter’ın yasaklanması ile tüm internet kullanıcıları ile öğrenmiş bulunmaktadır. Bu yolla erişimi engellenen internet sitelerine girmek toplumsal olarak olağan ve sıradan karşılanmaktadır. Bu algı ise geleceğin teminatı olan özellikle çocuklarımız üzerinde hukuk kurallarına uyulmayabileceği ve/veya bu kuralları esnetmenin veya delmenin bir suç oluşturmayacağı algısını oluşturmaktadır. Böylesi bir durum da toplumdaki demokrasi ve hukukun üstünlüğü kültürüne de zarar verecektir.
Av. Şebnem Tuğçe TUĞAL
Son Yorumlar