Milyonlarca yıllık bir süreçte yavas yavas olusmus magaralar soguktan, yagıslardan ve vahsi hayvanların saldırılarından korunmak için ilk insanların barınagı olmus çok özel yeryüzü formasyonlarıdır. Günümüzde henüz kesfedilmemis çok sayıda magaranın mevcut oldugu tahmin ediliyor. Magara Bilimi, Speoloji olarak adlandırılır. Yurdumuzda da bu konuda çok ciddi arastırmalar yapılmaktadır. Ülkemizin yüzeyini kaplayan topragın neredeyse yarıya yakın bölümü karbonat ve sülfatlı kayaçlarla kaplıdır. Bu tarz karstlasmaya (Kireçtasının karbondioksitli sularla erimesi) uygun alanların genisligi bakımından Avrupa ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almaktayız. Türkiye’de dogal magara sayısının 40.000 civarında oldugu düsünülmektedir. Magaralar, tavandan sarkan Sarkıtlar (Stalaktit), zeminden yükselen Dikitler (Stalagmit)ve bembeyaz çiçek, yaprak ve inci moti’erini andıran ilginç sekillerle adeta insanı bir masal âlemine sürüklemektedir. Bu olusumlar kireçtasının mevcut oldugu bölgelerde meydana gelmektedir. Kireçtası ‘kalsit‘ olarak bilinen mineraldir ve bol miktarda kalsiyumkarbonat içerir. Dogal Magaralar; karbonatlı (kireçtası, dolomitik kireçtası, konglomera ve kumtası), sülfatlı (cips) ve klorürlü (tuz) ana kayaların fiziksel ve kimyasal etkenlerle yer altı suları tarafından asındırılmaları sonucu olusur. Bu kayalara düsen karbondioksitli (CO2) sular toprak ve kaya çatlaklarından geçerken Karbonik Asite (H2CO3)dönüsür. Karstik magaraların olusumu bu asitin geçtigi kaya kesitlerini zamanla eritmesi sonucu meydana gelir. Bu durmaksızın devam eden süreç için binlerce yıl gereklidir. Magaranın tavanından
damlayan su, her damla arasında birkaç saniye tavanda asılı kalır. Bu sırada hafif bir buharlasma meydana gelir, damla zemine düserken geride çok az miktarda kalsiyumkarbonatı tavanda bırakır. Yüzlerce yıl içinde bu kalsiyumkarbonat birikimleri sarkıtları olusturmaktadır. Aynı sekilde yere düsen damlacıklar da zamanla dikitleri ortaya çıkarmaktadır. Uzun bir süreçte sarkıt ve dikitler birleserek sütun veya kolon haline
dönüsebilmektedir. Hatta bu birlesme sonucu magarada dar agızlı geçitlerle bölünmüs birçok odacık gelisebilir. Yeryüzünden magaralara ulasan bu asitli sular, özelliklerini atmosferden, topraktaki canlı atıklarından, kükürtdioksit ve bitki çürüklerinden ortama yayılan karbondioksitten alır. Insanlık tarihinin hafızaları…
“GREEN ENVIRONMENT”
Ilk insan topluluklarının sıgınagı olan magaralar çogu zaman besin ve avlanma arayısı ile bir müddet için bırakılırdı. Göçebe hayatı süren insanlar bu sekilde kısıtlı da olsa degisik bölgelere yayılmıslardır. Hakkari ilimizin güneybatısında Irak toprakları içinde yer alan Sanidar magarasının 100 bin yıllık bir geçmisi bulunmaktadır. Bu magarada birçok insan iskeleti ve dini törenlerde kullanılmıs olan çiçek kalıntıları bulunmustur. Antalya ilimizde mevcut Karain magarasının da en az 50.000 yıl önce zamanın insanları tarafından kullanıldıgı biliniyor. Diger taraftan magara duvarlarına çizilip boyanmıs insan ve hayvan moti’eri de binlerce yıl bozulmadan kalarak günümüze ulasmıs bulunmakta ve izleyenleri hayran bırakmaktadır. En ünlülerinden biri ispanya’daki Altamira magarasındaki boga resimleridir. Ayrıca Fransa’nın Lascoux magarasında bulunan duvar resimleri görsel iletisimin ilk örnekleri olarak kabul ediliyor. Insanoglu yüz binlerce yıllık yasam serüveninde büyük mücadeleler vererek bugünkü çagdas seviyeye adım adım
ulasabilmistir. Tarih öncesinden edindigimiz bulgular ilk insanların sanata olan baglılıgını ve basarısını açıkça göstermektedir. Bu yönden ülkemiz toprakları, içinde barındırdıgı tarihsel zenginliklerle paha biçilmez degere sahiptir. Onları korumak ve gelecek nesillere aktarmak yurttaslık görevimiz olmalıdır. Fransa’daki Lascoux magarasında bulunan figürler…
Karaca Magarası (Gümüshane) Nerelerdeler?
En uzunu Konya’da en derini Mersin’de Beysehir’deki Pınargözü magarası 16 km uzunlugunda, Anamur’daki Peynirlik Düdeni ise -1445 metre derinliginde… Degerli Okurlar, ülkemizdeki magaraların büyük bir bölümü, Batı ve Orta Toros Daglarında (Mugla-Adana) arasında yer alır. En uzun magaramız Beysehir Gölünün batısındaki 16 kilometre uzunluga ulasan Pınargözü magarasıdır. En derin magaramız ise Anamur yakınında bulunan Peynirlik Düdenidir (-1445 metre).
Turizme açılmıs bulunan magaralarımızda birkaç örnek vermek isterim:
> Narlıkuyu (Dilek) Magarası(Silifke-Mersin)
> Dim Magarası (Alanya-Antalya)
> Zindan Magarası (Aksu-Isparta)
> Ballıca Magarası (Pazar-Tokat)
> Karaca Magarası (Gümüshane)
> Mencilis Magarası (Karabük)
> Insuyu Magarası (Burdur)
> Zeytintas Magarası (Serik-Antalya)
> Damlatas Magarası (Alanya-Antalya)
> Dupnisa Magarası (Kırklareli)
> Gökgöl Magarası (Zonguldak)
ÜLKEMIZDE DE VAR
Donmus akarsu magaraları…
Buz magaraları, dünyadaki en güzel görüntüye sahip magaraları olusturur. En görkemlisi Avusturya’nın Salzburg sehri yakınında bulunan buz ma-garasıdır. Milyonlarca yıl önce yeryüzü ikliminin günümüzden daha sıcak oldugu zamanlarda, yer altı nehirleri sert kaya aralıklarından kireçtası yüklü dagları asarlardı. Bu arada olusan magaralardan bazıları yeryüzü hareketleriyle günümüzde kar sınırının üzerine ulastı. Daha sonra gelen buzul dönemleriyle bu magaralardaki akarsular donarak buz magaralarını meydana getirdi. Bu magaralardaki buzdan sarkıt ve dikitler sanki kristalden yapılmıs gibi göz alıcı bir sekilde izleyenlerde hayranlık uyandırmaktadır.
Ülkemizde de buz magaraları mevcut olup, en önemlileri Afyon- Konya arasında, Sultandaglarında bulunan Buzluk Magarası ve Bayburt’taki Helva Köyü ve Çimagıl Buz Magaralarıdır.
Son Yorumlar