Girişimciler tutkulu, odaklanmış, amaca yönelik çalışan ve gecesi gündüzü işletmeleriyle geçen bireylerdir.
Şiddetli başarı arzuları onları genelde daha az uyuyup daha çok çalışmaya iter ve bunu yaparken de fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlık ile aile ve arkadaşlarla olan ilişkiler gibi diğer önemli hususlardan ödün verirler.
Yalnızca işiniz için yaşamayı bırakarak daha iyi bir iş ve özel hayat dengesi ile başarının formülünü bulmak için 5 ipucunu izleyin.
- Koşuşturma kültürünü yeniden değerlendirin
Her ne kadar modern toplum “koşuşturma kültürü” (kendinizi işinize adayıp sürekli daha çok şey yapmaya çalışarak en sonunda başka hiçbir şeye zaman ayıramama durumu, toksik verimlilik) diye bağırsa da bu tek boyutlu yaşam tarzı ve kişilik, temelde sürdürülemez bir şeydir ve uzun süreçte işletmeye daha çok zarar verir.
Bunun yerine, iş ve özel hayat dengesini daha iyi kuran bir kültürü benimsemiş bir işletmenin genelde üretim seviyeleri daha yüksek, personel değişim ve yıpranma oranları daha düşük ve genel çalışan memnuniyeti daha iyi seviyelerde olur.
Bu, girişimciler için erişilmesi zor bir konsepttir, çünkü kendilerini (kendi değerlerini ve benliklerini) işletmelerinin başarısıyla bir tutarlar. Sürekli işletmeleri üzerinde olan odakları kişiliklerinin önüne geçebilir ve sonrasında kendilerini ikinci plana atabilirler.
Odaklandığınız tek şey işletmeniz ise zaten ilk yapmanız gereken şey iş ve özel hayat dengesini kurmak değil midir?
Girişimciler, diğer herkesten daha çok çalışmanın bir erdem olduğunu düşünmekten vazgeçmelidir. Tutkulu olmak iyidir ve başarı ise harikadır ancak iş ve özel hayat dengesini kuramazsanız bir anda parıldayıp genelde şirketinizi de beraberinizde götürerek sönersiniz.
- Sizi destekleyen ve ayakta tutan tüm öğelere zaman ayırmaya öncelik verin
Herkesin hayatını en iyi şekilde devam ettirebilmesi için karşılaması gereken temel ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar arasında sağlığınız, kendinizle ve diğerleriyle olan ilişkileriniz, maddi güvence ve hayatınız için bir amaç ile ferdi tatmin hissiyatını oluşturma gibi unsurlar yer alır.
Bu sütunların bir tanesini bile göz ardı etmeniz temelinizi zayıflatabilir ve hayatınızdaki her şeyin tepetaklak olmasına yol açabilir.
Ben, Novakid’deki çalışanlarımın kendi zamanlarına ve sağlıklarına tıpkı benim gibi saygı göstermelerini istediğimi net olarak ortaya koyuyorum. Şirketin kurucusu olarak 09.00 ila 15.00 saatleri arasında çalışıyorum ve ardından spor, yemek ve aileme zaman ayırmak için 3 saatlik bir ara veriyorum. 18.00 ila 20.00 arasında ise yarım kalmış işlerimi tamamlamak için çalışmaya devam ediyorum ve saat 20.00’da mesaimi bitiriyorum.
Bu bağlamda girişimciler diğerlerine örnek olmak ve işletmelerinde bu özgürlük ve esnekliği sağlayan bir ortam oluşturmak zorundalar.
- İşletme dışından destek alın ve bağlantılar kurun
Bir şirketi bir ortakla birlikte kursanız da birçok çalışanın yer aldığı büyük bir kuruluş hâline gelseniz de bir girişimci olarak kendinizi tek başına çabalayan biri gibi hissedebilirsiniz.
Uzun çalışma saatleri, işletmeniz ve çalışanlarınız için üstlendiğiniz sorumluluklar ve her gün üzerinizde oluşan baskı, yalnızlaşma hissiyatını doğurabilir.
Sorular üzerine konuşarak bu duyguyu hafifletebilmenizi sağlayan bir kurucu ortağınız olabilir. Yine de bazen işletme sınırlarını aşabilecek ve işletme ortaklarıyla uygunsuz tartışmalara neden olabilecek sorunlar üzerine konuşmanız gerekir.
Bazen çeşitli özel nedenlerden ötürü bir şeyi paylaşmaktan rahatsızlık duyabilir ya da potansiyel olarak şirkete zarar verebilecek bir şey üzerine fikir alışverişi yapmaya ihtiyaç duyabilirsiniz.
Bu gibi durumlarda, danışmak ve gerçek anlamda konuşmak için şirket dışından güvenilir bir destek ağına sahip olmanız çok önemlidir. Eşiniz, hayat arkadaşınız, güvenilir bir dost ve profesyonel ya da ücretli bir danışman bu ağ içerisinde yer alabilir.
İş forumlarından durumunuzun konusunu daha iyi anlayabilen bir meslektaş grubuyla etkileşime girmek de herhangi bir soruna önemli bir bakış açısı kazandırabilir.
Girişimcilerin ayrıca kişisel gelişime zaman ayırması ve eğitimli bir profesyonelle özel hayattaki sorunlar üzerine konuşup bu sorunları çözmesi gerekir. Böylece bu kişi işinizi etkilemez ve farklı sosyal ortamlarda bu kişilerle iletişime girmeyerek zihninizi bir sonraki görüşme için hazırlayabilirsiniz.
Girişimciler bir terapistle bir saat geçirmek, bir öğleden sonra arkadaşlarla sosyalleşmek ve işletme için bir şeyler yapmak seçeneklerinden genelde en sonuncusunu seçerler. Bununla birlikte, işletme dışındaki kişilerle bağ kurup etkileşime girmek, sağlıklı bir zihne ve ruh hâline sahip olmak açısından çok önemidir.
- Daha çok değil, daha verimli çalışın
Teknoloji; iş ve özel hayat dengesini daha iyi kurmamıza yardımcı olur. Örneğin Slack gibi verimlilik araçları iş akışlarını geliştirmeye ve dahili iletişimi daha net hâle getirmeye yardımcı olarak işletmedeki herkesin daha verimli ve daha üretken şekilde çalışmasını sağlıyor.
Ayrıca günlük işlerinizi daha çabuk ve daha kısa şekilde hallettiğinizde, her gün işle alakalı olmayan diğer önemli işlerinize daha çok zaman ayırarak iş ve özel hayatınızı daha iyi dengeleyebiliyorsunuz.
Herkesin kullanması gerektiğini düşündüğüm diğer bir verimlilik aracı da otomatikleştirilmiş takvim idaresi yazılımı Calendly. Bu çözüm, toplantı yapmak için en iyi yeri ararken yaşanan e-posta trafiği sorununu ortadan kaldırıyor ve zamandan tasarruf etmenizi sağlıyor. Verimlilik konusunda gerçekten de çığır açıyor!
- Başarıyı kovaladığınız kadar başarısızlıkları da benimseyin
Girişimcilere verebileceğim son ipucu da başarısızlığı ve başarıyı algılama arasında sağlıklı bir denge kurmaktır.
Özellikle yeni girişimciler kişisel başarılarını işletmelerinin başarısıyla bir tutar. Yani, işletme başarılı olursa kendilerini başarılı ve işletme başarısız olursa da kendilerini başarısız biri gibi görürler.
Herkes için bir noktada başarısız olmanın kaçınılmaz olduğunu ve herkesin başarıya giden yolda elbet birtakım sorunlar yaşayacağını kabul edersek işletmeyi kendi değerimizin ve mutluluğumuzun esas kaynağı olarak görmeye son verebiliriz.
Girişimciler bu şekilde işletmeleri dışındaki alanlarda da haz ve tatmin duymaya başlayarak daha iyi bir denge kurarlar.
İşletmenizi büyütürken risklerin az olduğu ilk dönemde başarısız olmak bir bakıma faydalıdır. Sadece başarıyı tadan ve hiçbir zaman başarısız olmayan girişimciler, başarısızlığın kaçınılmaz olduğu bir durumda başarısız girişimin kazandırdığı deneyim ve kazanımlara sahip olmazlar ve bu, onlar açısından çok zararlı ve tehlikeli olabilir.
Başarısızlığı hem kişisel hem de profesyonel açıdan bir fırsat olarak düşünmeye başlamak, girişimcilerin kendilerini daha yakından tanımasına yardımcı olur ve büyütmeye çalıştıkları işletme başarısız olduğunda kendilerine duyduğu güveni devam ettirebilmelerini sağlar.
Herkes başarısızlığın ardından elbette bir dönem üzgün olacaktır ancak bu düşünce yapısına alışmanız kendinizi daha çabuk toparlamanıza ve çok daha güçlü ve daha dengeli bir temel üzerine daha hızlı şekilde yeni bir şey inşa etmeye başlamanıza yardımcı olur.
Son Yorumlar