VMware ve AWS arasında gerçekleştirilen iş birliğinin bilgilendirme toplantısında bir araya geldiğimiz VMware Türkiye Ülke Direktörü Murat Mediçeler ile hem yapılan işbirliğinin detaylarını hem de genel bir söyleşi gerçekleştirme imkanı bulduk. IT Network olarak sorularımızı yanıtlayan Mediçeler, VMware olarak verimliliği artıran çözümler ürettiklerini ve kurumların bu çözümlerle yeni iş alanlarında hızlı hareket ettiklerini belirtti. Mediçeler, 2019 büyüme hedeflerini ise çift haneli olarak belirtti…
VMware Türkiye adına 2018 yılının genel değerlendirmesini alabilir miyiz?
2018, VMware Türkiye için biraz inişli çıkışlı bir yıl oldu. Kurlardaki dalgalanma tüm firmaları etkilediği gibi VMware’i de etkiledi. Aslında biz VMware olarak bu tip dalgalanmalardan diğer üreticilere kıyasla daha az etkileniyoruz. Çünkü genelde verimliliği artıran çözümler üretiyoruz, bizim sunduğumuz çözümler, kurumların yeni iş alanları oluştururken daha hızlı hareket etmelerini sağlıyor. Bu yıl özellikle dolar kurundaki dalgalanma bir nebze duraklama yarattı. Diğer yandan 2018 çok güzel projelerin yapıldığı bir yıl oldu. Geçen yılı yüksek tek haneli büyüme ile kapattık, ancak 2019 için çift haneli büyüme hedefliyoruz. Çünkü genel olarak müşteri memnuniyeti yüksek bir şirketiz ve ürün gamımız oldukça geniş. Biz çıktıları doğrudan işe yansıyan ürün ve çözümler sunuyoruz. Bir diğer önemli konu da, genel eğilimin aksine 2018 VMware Türkiye olarak kadro anlamında da büyüdüğümüz bir yıl oldu, bu alanda yüzde 20’lik bir büyüme kaydettik.
2018’de VMware hangi ürünlerine hangi sektörlerin daha çok yatırım yaptıklarını söyleyebilir misiniz?
2018, network ve güvenlik alanında VMware’in ciddi bir oyuncu olarak kabul gördüğü bir yıl oldu. Şu anda birçok müşteri sadece network çözümü olarak değil güvenlik çözümü olarak da NSX’i kullanmaya başladı. Bankalar bu çözümlerimizi tercih etmeye başladı. Diğer taraftan depolama tarafında, vSAN’da çok güzel gelişmeler oldu. Bu ürün, güvenli, rahat çalışan, maliyet avantajı sunan ve kolay yönetilebilir bir ürün. Bu sayede yine bankalar dahil olmak üzere önemli bir müşteri ivmesi yakaladık. Güvenlik ve mobilite ürünümüz AirWatch hem Türkiye’de hem dünyada pazar lideri. Ancak Türkiye özelinde ‘end-user computing’ tarafında biraz daha zamana ihtiyaç var gibi görünüyor. Son kullanıcı odaklı projelerin daha uzun soluklu olması, bütçe kısıtları gibi faktörlerle bu alan biraz daha yavaş ilerliyor.
2018 müşterilerle ilişkilerimizi bir üst seviyeye çıkardığımız bir yıl oldu. Çünkü biz daha çok altyapı tarafında hizmet verirken şu an iş tarafında da somut çözümler sunabiliyoruz. Müşterilerin dijital dönüşüm yolculuğunu kolaylaştırıcı bir etkiye sahibiz. Kurumlar, burada yaptıkları yatırımların geri dönüşlerini gördükleri için ciddi bir memnuniyet oluşmuş durumda. Artık kurumlarla sadece teknik değil, iş tarafını da daha çok konuşmaya başladık. Aslında tüm projelerin asıl amacı iş tarafında elle tutulur kazanımlar elde etmek, işleyişi kolaylaştırmak, yeni iş modelleri üretmek.
Türkiye’de VMware’e en çok yatırımı finans ve telekom sektörü yapıyor. Bunları kamu, perakende, holdingler ve üretim sektörü takip ediyor. VMware Türkiye olarak önemli mesafe kat ettiğimiz bir alan da kamu tarafı oldu. Şu an Türkiye’de bakanlıkların neredeyse tamamında VMware altyapısı kullanılıyor.
Duyurusunu yaptığınız AWS işbirliği ve VMware Cloud on AWS’nin detaylarını anlatabilir misiniz?
VMware’in iş ortaklığı geliştirme stratejisinin en güzel örneği AWS oldu. AWS hem çok büyük hem de çok bilinen bir marka, pazara girdiğinde VMware’in de en büyük rakibi olarak gösterildi. VMware ise kurumsal tarafta çok güçlü bir oyuncu. Kurumların yüzde 80’i VMware altyapısında çalışıyor.
Amazon bu noktada çok akıllı ve büyük bir değişime imza atarak veri merkezlerindeki tüm altyapısını VMware’e taşıdı. Biz de AWS’i kendi ürünümüz olan VMware Cloud on AWS olarak sunmaya başladık. Bu da müşterilerimiz tarafından çok beğeni topladı. Çünkü müşteri istediği uygulamayı, veriyi, altyapıyı istediği anda AWS ortamına geçirebiliyor ve oradan kendi bünyesine geri alabiliyor. Bu da müşteriye büyük bir esneklik ve kolaylık sağlıyor. Kurumlar, NSX network sanallaştırma yazılımımız ve bulut yönetim platformu yazılımları aracılığıyla basit bir arayüz üzerinden bir buluttan diğerine taşıyabiliyor. Kısa süre önce duyurduğumuz VMware Cloud on AWS Outposts ürünümüzle de müşterilerimizin kurum içi olarak AWS’in uygulama ve servislerinden yararlanabilmesini sağladık.
Şu an Türkiye’de AWS ve Vodafone ile bu konuda iş ortaklığı geliştirdik. Böylece lokalden de bu hizmeti sunabiliyoruz. Verilerini yurtdışında tutmak isterken kendi bünyesinde yatırım yapmak istemeyen müşteriler, VMware altyapısıyla verilerini Vodafone veri merkezlerinde tutarak AWS hizmetlerinden yararlanabiliyor. Bu da müşteriye ciddi bir hareket alanı sağlanıyor.
VMware’in yazılım tanımlı veri merkezi ve hibrit bulut stratejisi konusunda neler söylemek istersiniz?
VMware bağımsız duruşu olan, her türlü altyapıya hizmet veren bir kurum olarak sektöre de farklı açılardan bakabiliyor. VMware’in bu stratejisi iki temel bileşen etrafında şekilleniyor: Yazılım tanımlı veri merkezi ve hibrit bulut. VMware sunucu sanallaştırmayı ilk ortaya koyan ve stratejisini yazılım tanımlı veri merkezi ve bulut üzerine oturtan ilk firma oldu. Sunucu sanallaştırmayla başlayan yolculuk önce network sanallaştırmaya, ardından depolama sanallaştırmaya dönüştü ve aslında bütün bileşenler sanallaştı. Nihayetinde sanal veri merkezi dediğimiz yazılım tanımlı veri merkezi vizyonu hayata geçti.
Hibrit bulut ortamının kullanımı da son dönemde oldukça arttı. Gartner’ın 2018 yılında yaptığı araştırmaya göre 2020 yılı itibarıyla firmaların yüzde 75’inin hibrit bulutu kullanacağı öngörülüyor. Bu oran hızlı bir artış eğilimi gösteriyor. Çünkü firmalar hızlı dönüşüme ayak uydurabilmek için hibrit buluta geçmek durumunda.
Hayatımızı ve teknolojiyi dönüştürecek gelecek teknolojilerinde neler ön plana çıkmaktadır?
Teknolojiye yön veren dolayısıyla yaşam kalitemizi etkileyen 4 süper güçten bahsedebiliriz. VMware hibrit buluta, yazılım tanımlı veri merkezlerine, güvenliğe ve mobil cihaz yönetimine yıllardır yaptığı yatırım ve geliştirdiği deneyimle tüm bu süper güçlerin verimli ve güvenli bir şekilde çalışmasını sağlıyor.
1. Bulut: Sınırsız kapasite sağlıyor. Start-up’ları düşük maliyetle kurumsal firmalar kadar sağlam ve güvenli altyapıya kavuşturuyor. Benzer şekilde kurumsal firmaları da start-up hızına kavuşturuyor. Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin hem alınan yatırım itibariyle hem de yeni açılan ve başarıya ulaşan girişimler itibariyle yeterli düzeyde olduğunu söylememiz zor. Bulut bunu kolaylaştıran en önemli etmenlerden biri. Çünkü bulut yeni açılan bir şirkete, adeta kurumsal bir şirketmiş gibi güvenli, yönetilebilir ve ölçeklenebilir bir altyapı kurma imkânı veriyor. Böylece aylar sürebilecek süreçler dakikalar içerisinde tamamlanabiliyor. Diğer taraftan kurumsal firmalara baktığımızda bulut kullanımının onay süreçlerini hızlandırdığını görüyoruz. Bulut kullanımı yeni bir ürünü, yeni bir uygulamayı geliştirme ve test etme süreçlerini önemli derecede hızlandırıyor. Özetle, bulut sadece yeni ve küçük firmalar için değil, büyük ve kurumsal firmalar için de kullanışlı bir ortam sağlıyor.
2.Mobil: Sınırsız erişim. Uygulamalara, bilgiye her an her yerden her tür cihazla erişim sağlıyoruz. Hayatı kolaylaştırıyor. Bugün, tüm iş süreçlerimizi cep telefonlarımız sayesinde istediğimiz her an, her yerden kontrol edebiliyoruz.
3. Nesnelerin İnterneti: Fiziksel ve dijital dünyayı birbirine bağlıyor. Akıllı şehirler, Endüstri 4.0 ve daha birçok alanda devrim yaratıyor.
4. Yapay Zeka: Kullandığımız her araca, yaptığımız her işe zeka ekliyor. Alışveriş, eğlence, iş, tatil ve benzeri her konuda deneyimlerimizi farklılaştırıyor ve kişiselleştiriyor.
#VMware, #AWS
Son Yorumlar