40.’ıncı yılını kutlayan Dassault Systémes’in teknolojisini, yeniliklerini, başarı hikayelerini ve gelecek planlarını EMEA ve Rusya’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Olivier Ribet ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide konuştuk. IT Network’e özel açıklamalarda bulunan Olivier Ribet, Fransız şirketin gelişiminde önemli bir rol oynayan dönüm noktalarından bahsetti…
Teknolojileriniz, Boeing ve Toyota gibi şirketler, Yaşayan Kalp ve Sanal Singapur gibi projeler aracılığıyla ve 21. yüzyılın benzersiz endüstriyel inovasyonu sayesinde, ürünlerin tasarlanma, üretilme ve desteklenme şeklini ne ölçüde değiştirdi?
Dassault Systèmes, günlük yaşamı iyileştiren, daha akıllı ürünler geliştirerek, şehirleri daha yeşil hale getirerek ya da tıbbi tedavileri iyileştirerek, inovasyona yön veriyor. Şirketimiz en başından beri, yeniliğin öncüsü oldu ve çözümlerimiz, gerçek dünyada fiziksel ürün olan parçaların sanal olarak tasarlanmasını ve mühendisliğini sağladı. Prototip sayısını azaltmak, kaliteyi artırmak gibi büyük iyileştirmelere ek olarak, 21. yüzyıl ayrıca yeni bir çalışma biçimine izin verdi: Mühendislerin çalışmalarını sanal olarak paylaşabilmeleri ve iş birliği yapabilmeleri sayesinde küresel mühendislik mümkün oldu.
Örneğin bahsettiğiniz, Sanal Singapur Projesi, şehirde yaşayanların bir şehrin geleceğini görmelerini ve keşfetmelerinin yanı sıra kentsel alanlarda yaşam kalitesini iyileştirmek için birlikte çalışmalarını sağladığımız bir proje. Yaşayan Kalp Projesi ile, kalp hastalıklarının tedavisinde ve teşhisinde ve tıbbi cihaz geliştirmede kullanılabilecek son derece hassas kişiselleştirilmiş dijital insan kalbi modelleri geliştirmeye ve doğrulamaya başladık.
Dassault Systèmes, Boeing 777 ve Dreamliner 787 gibi tamamen dijital uçaklar inşa etmek için kullanılan CAD ve PLM çözümleriyle yaygın olarak biliniyor. Ancak herkes Dassault Systèmes’in tarihini bilmiyor. Şirketin piyasadaki 40. yıl dönümünü kutladığını da göz önünde bulundurarak, önemli kilometre taşlarınızdan bahseder misiniz?
Dassault Systèmes, 1981 yılında Dassault Aviation’dan ayrılarak kuruldu. Ama biz uçak yapmıyoruz. Üç ekonomik sektöre hizmet veren bilimsel bir yazılım şirketiyiz: Yaşam Bilimleri ve Sağlık Hizmetleri, İmalat Sanayileri ile Altyapı ve Şehirler. Endüstriyel firmaların ürün tasarlama ve üretme şekillerini kökten değiştirmelerine ve iyileştirmelerine her zaman yardımcı olduk.
İlk yıllardan itibaren 3D’yi sistematik bir entegre ürün tasarımına dönüştürdük. Örneğin 1989’da Boeing ile 777’nin 3D maketini oluşturarak modern toplumdaki tüm endüstrilerin ilerlemesini etkiledik. Ürün yaşam döngüsü yönetimi veya tasarımdan geri dönüşüme, üretim ve dağıtım da dahil olmak üzere uçtan uca ürün yönetim ise üçüncü aşamayı belirledi. Ardından 2012’de 3DEXPERIENCE platformu, modelleme, simülasyon ve gerçek dünyadaki bulguları birleştiren tek bir platformda gerçek dünyanın sanal dünyada simüle edilmesini sağladı. 2020’den beri Dassault Systèmes olarak sanal ikiz deneyimiyle birlikte ise bir adım daha ileri gitmeye başladık.
Son on yılda gündeminiz, yalnızca Boeing veya Airbus tarafından değil, aynı zamanda elektrikli otomobil üreticilerinin çoğunluğu ve otomotiv sektöründeki çok sayıda şirket tarafından da kullanılan 3DEXPERIENCE tasarım ortamının 2012 yılında piyasaya sürülmesiydi. Bu tür bir ortamın uygulanması, işletmenin dijital dönüşümüne olanak tanıyor. Ancak işletmelerin dijital dönüşümü alanında pek çok sayıda projenin başarısız olduğuna da şahit olduk. Dassault Systèmes’in bununla nasıl başa çıkılacağına dair bir fikri var mı? Basit uygulama iş sürecine göre özelleştirmeye yönelik destek ya da başka bir çözüm yöntemi sunuyor musunuz?
Dijital dönüşümün tek seferde gerçekleşmesi gerekmez. Adım adım ilerleyerek acil alanlara öncelik vererek daha etkili bir çözüm elde etmek mümkün. Bu yaklaşım, son derece karmaşık bir projeyi somut süreçlere ve iş adımlarına böler. Şirketler, tüm değer zinciri boyunca somut bir başlangıç noktası tanımlamalıdır: A Şirketi için bu tasarım ve üretimin birbirine bağlanması olabilir, B Şirketi tedarikçilerle iş birliğini optimize etmek isterken C Şirketi ise 3D model üzerinde yeni bir üretim hattı planlar. Şirketlere benim önerim şöyle: Dijitalleşmeye adım atmaya cesaret edin! Net bir hedef ve doğru ortakla, şirketler dijitalleşmeden zarar değil yalnızca fayda görecektir.
Peki ya ilginç fikirleri olan ancak teknolojilerinizi kullanmak için yeterli sermayeye sahip olmayan girişimler ne olacak? Bu alanda başarılı proje örnekleri var mı?
Misyonumuzun bir parçası olarak, sürdürülebilir inovasyonu teşvik ediyor ve genç girişimcilerin ürün geliştirme çözümlerimize ve kapsamlı destek programlarımıza erişebildiği özel programlar sunuyoruz. Buna ek olarak, 3DEXPERIENCE Lab, toplumu dönüştürme potansiyeline sahip ve BM sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu seçilmiş yenilikçi projeleri destekleyen bir açık inovasyon laboratuvarı. Örneğin; Dassault Systèmes olarak Fransa’daki ilk özel radyoterapi merkezi ELSAN’ın bir parçası olan H. HARTMANN Institute (HARTMANN Enstitüsü) ve Rafaël Institute (Rafaël Enstitüsü) ile birlikte VORTHEx projesini hayata geçirdik. Tamamen 3D olarak simüle edilmiş dünyanın ilk radyoterapi odasının tasarlanmasını sağladık. Hastaları tedavileri sırasında desteklemek ve daha iyi hissetmelerini sağlamak üzere en ileri teknolojilerden yararlanan proje sayesinde hastalar, kendilerine uygulanacak tedaviyi önceden sanal olarak deneyimleyebiliyorlar.
Biraz da 3DEXPERIENCE İkiz konseptine odaklanalım. Bu konsepti biraz açıklayabilir misiniz? Sanal ikizlerin pratikte nasıl kullanılacağına dair bazı örnekler paylaşabilir misiniz?
3DEXPERIENCE İkiz veya Sanal İkiz Deneyimi, bir ürünü ve ortamını görselleştirmenize, modellemenize ve simüle etmenize olanak tanıyor. Şu anda var olan bir ürünün veya sistemin, aynı zamanda geçmişte nasıl tasarlandığını, test edildiğini ve üretildiğini ve gelecekte nasıl çalıştırılıp bakımının yapılabileceğini temsil ediyor. Sanal İkizler, ürünlerin eksiksiz ve hassas bir sanal temsilini yeniden oluşturabilen bilimsel yazılım tarafından desteklendiği için inovasyonu hızlandırıyor. Bilgi ve teknik uzmanlığınızı daha basit bir şekilde değerlendirmenize ve paylaşmanıza yardımcı olarak iş birliğini geliştiriyor.
Örneğin, ulaştırma ve mobilite endüstrisinde, sanal ikiz teknolojileri araç konseptini, ayrıntılı tasarım ve tasarım doğrulama aşamalarını hızlandırırken, fiziksel testleri azaltıyor ve daha düşük entegre karbon ayak izi ve daha kapsamlı tasarım sağlıyor. Yakın zamanda Yaşam Bilimleri ve Sağlık Hizmetleri alanında, size daha önce bahsettiğim H. HARTMANN Enstitüsü ve Rafaël Enstitüsü ile birlikte dünyanın İlk 3D Radyoterapi Simülatörü olan VORTHEx projesini duyurduk.
Özetlemek gerekirse sanal ikiz; riskleri, maliyetleri ve israfı azaltarak fiziksel dünyadan sanal dünyaya geçişi destekliyor.
Yaklaşık 5 milyar Euro’luk ciro, 140 ülkede 300.000 müşteri, 3D tasarım, dijital 3D maketler, ürün yaşam döngüsü yönetimi, sağlık, üretim ve şehir altyapısı için sanal ikizler… 40. yılınız vesilesiyle bahsetmek istediğiniz, gözden kaçırdığım başka bir şey var mı? Ve son bir soru daha: Ürün ekonomisi mi yoksa deneyim ekonomisi mi; siz hangisinden yanasınız?
Ben bir ürünün gerçek değerinin nasıl kullanıldığına bağlı olduğu “Deneyim Ekonomisi”nden yanayım. Pandemi, Deneyim Ekonomisi’ni canlandırdı ve vatandaşların, hastaların ve tüketicilerin yeni beklentileri tetikledi. Tüketici deneyimini inovasyonun gerçek odağı haline getirmenin anahtarı, içgörü ve uzmanlığı işletmenin tüm ekosisteminden yakalamaktır. Doğru tüketici deneyimini şekillendirmek, yalnızca bir şirket içindeki tüm rollerin katılımını değil, aralarındaki iş birliğini de gerektiriyor.
Covid iş gelişiminizi nasıl etkiledi, geleceğe yönelik beklentileriniz neler? Üzerinde çalıştığınız yeni teknolojiler neler ve rakiplerinizden gelen tehditleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugün içinde yaşadığımız dünya giderek daha değişken, karmaşık ve muğlak hale geliyor. Müşterilerimizin karşılaştığı zorlukların ölçeği de katlanarak artıyor. Dönüşümlerini sürdürmek için artan malzeme ve enerji maliyetlerini, bileşen eksikliklerini, tedarik zinciri kesintilerini ve hatta tedarik, beceri ve yetenek eksikliklerini yönetmeleri gerekiyor.
Tüm bu zorluklarla karşı karşıya kalan kullanıcılarımıza sunduğumuz Sanal İkiz Deneyimi’nin gücüyle, yarının dünyasını yeniden keşfetmelerine, yeniden hayal etmelerine ve aynı zamanda kendi dayanıklılıklarını, sürdürülebilirliklerini ve büyüme gündemlerini daha çevik bir şekilde yönlendirmelerine yardımcı oluyoruz.
Son Yorumlar