Türkiye’nin ilk dijital öğrenme pazaryeri açıldı
Pandeminin rüzgarını arkasına alan e-öğrenme pazarı, 2020’de 250 milyar doları aşan büyüklüğe ulaştı. 5 yıl içinde yarım milyara yaklaşması beklenen pazarda, dijital öğren-me pazaryerlerinin de sayısı artıyor. LEGOnimbus’un Kurucusu Kayhan Karlı, “Öğrenme dijitalleştikçe, aynı zamanda özerkleşiyor. Eğitimde yeni bir geleceğin tasarlanmasını gerektiren bu durum, geleneksel okulların sonunu getirecek” dedi…
COVID-19 salgını, dünya çapında okulların ve üniversitelerin kapanmasıyla, hızla büyüyen e-öğrenme pazarını daha da dönüştürdü. UNESCO verilerine göre, pandeminin yaygınlaşmaya başladığı Mart 2020’de 186 ülkede 1,2 milyardan fazla öğrencinin okulları kapandı. Geçmişi 300 yıl öncesine uzanan uzaktan öğrenme yöntemlerinin hızla devreye alınması, geride kalan 2 yıla yakın sürede e-öğrenme sektörünün önünü açtı. Reportlinker’ın Temmuz 2021’de yayımladığı rapora göre, 2020’de 250,8 milyar dolara ulaşan küresel e-öğrenme pazarının, 2026’ya kadar yılda ortalama yüzde 10,3 büyüyerek 457,8 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Konuyla ilgili açıklama yapan LEGOnimbus Kurucusu ve CEO’su Kayhan Karlı, “İnsanların varoluş nedeni muktedir olabilmek yani yapabilmektir. Biz insanlar öğrenmeye yönlendirilmiş makinalarız. Hayatta kalmak için ve doğamız gereği her an öğrenmek zorundayız. İnsanların öğrenmek için okulu icat etmiş ancak kendisini içine hapsetmiş olması da oldukça ironik. Ne oluyor, bunca yıllık okulu yıkıyor muyuz diye sorabilirsiniz? Cevabım ancak, öğrenmeyi dönüştürüyoruz olabilir” dedi.
Kendi kendine öğrenenleri destekliyor
“30 yılı aşkın eğitim birikimimizin üstüne inşa ettiğimiz LEGOnimbus’la, e-öğrenme ekosistemindeki yerimizi aldık. Türkiye’nin ilk dijital öğrenme pazaryeri olarak Kasım ayında kurduğumuz LEGOnimbus, bireylerin öğrenmeyi öğrenmesini değil, özerk yani kendi kendine öğrenen olmasını destekleyen dijital eğitim araç ve içeriklerini bir araya getiriyor. Öğrenme dijitalleştikçe özerkleşiyor. Eğitimde yeni bir geleceğin tasarlanmasını gerektiren bu durum, geleneksel okulları da dönüştürecek” diyen Kayhan Karlı sözlerine şöyle devam etti: “Kurucusu olduğum Yenilikçi Öğrenme Okulları ve LEGOnimbus’ta, dünyadaki pek çok ortağımızla yeni öğrenme modellerini deneyimliyoruz. Bireysel inovasyona ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, öyle bir öğrenme ekosistemi olmalı ki 16 yaşındaki de, 30 yaşındaki öğrenen de ortak becerileri ile aynı ekosistemde yer alsın. Modüler eğitim tasarımları geliyor. Milletlerin, devletlerin, sınırların olmadığı modellere doğru gidiyoruz.”
“Öğrenmeyi yeniden tasarlamalıyız”
8 Ocak’ta düzenledikleri online etkinlikte, e-öğrenmenin geleceğini konuşurken öğrenme odaklı pazaryeri LEGOnimbus’un da resmi lansmanını yaptıklarını duyuran Kayhan Karlı, “Sürdürülebilir, dinamik ve yenilikçi e-öğrenme çözümleri sunan LEGOnimbus, ulusal ve uluslararası ölçekteki ortaklarıyla hem bireylere, hem de eğitim kurumu ve şirketlere hizmet veriyor” dedi. Dijital öğrenme pazaryerinin Akademik Koordinatörü Işıl Tapan “Öğrenme içerden dışarıya doğru bir harekettir. Öğrenmeye dair ne oluyorsa önce içerde, yani özümüzde bir şeyler oluyor. Madem her şey öz (self) ile ilgili, öğrenenlerin bu içsel beceri ve kaslarını geliştirmek de eğitimcilere ya da eğitim araçlarına kalıyor” derken, Direktör Gamze Önem ise “Öğrenme programlarının öne çıkan özelliklerinin, kişinin bireysel öğrenme yapabilmesi için gerekli olan beceriler üzerine yapılandırılmış programların temelini oluşturduğunu fark ettik. LEGOnimbus çözüm ortaklarımızdan 7Speaking Dil Programı ve Amerikan Brigham Young Lisesi’nin diploma programını incelediğimizde, otonom öğrenmeyi mümkün kılan ders tasarımlarını görüyoruz. Her 2 program da kişiye özel, zaman ve mekandan bağımsız, öğrenenin ilgi alanına yönelik içerikler sunuyor, öğrenenin kendi gelişimini takip edebilmesini sağlıyor” dedi.
“Dijital dil öğrenme programları öğrenmeyi 4 kat hızlandırıyor”
Lansman etkinliğinde konuşan yerli eğitim platformu Kodris’in Kurucusu Koray Uzel, şunları belirtti: “Dijitalle birlikte insanların ortak bir dile ihtiyacı var. Bizler bu ortak dili, teknoloji dünyasında kodlama olarak kabul ediyoruz. Kodlama, analitik düşünmeyi geliştiriyor, öğrenenlere problem çözmeyi öğretiyor. Eskiden sokaklarda oynarken akranlar arasında geliştirdiğimiz bu beceri, şimdi kodlama diliyle dijital ortamlarda yapılabiliyor. Kodlama çocuklara soyut kavramları somutlaştırma konusunda da yardım ediyor.” Etkinliğe Finlandiya’dan bağlanan Moomin Language School – Playvation Eğitim Uzmanı Saga Arola ise dilin dünyanın anahtarı olduğunu söyleyerek, “Birçok ülke geleneksel olarak, İngilizce başta olmak üzere yabancı dil eğitimini yaklaşık 10 yaşlarında başlatıyor. Ancak araştırmalardan biliyoruz ki erken çocukluk döneminin hızlı öğrenme sürecinde ikinci bir dil en hızlı ve en kolay küçük yaşlarda öğreniliyor. Çocuğun ana diliyle etkileşimi uzadıkça, yıllar içinde diğer dillerin seslerine uzaklaşıyor ve öğrenmesi zorlaşıyor” dedi. Fransa’dan katılan 7Speaking Bölge Direktörü, Eğitimci Joshua Haywood’da iyi tasarlanmış ve yapay zeka tabanlı dijital dil öğrenme programlarının, geleneksel modellere göre öğrenmeyi 4 kat hızlandırdığına dair yapılan çalışmaları paylaştı. Öğrenenin seviyesi ve dili öğrenme amaçları dikkate alınarak atanan derslerin, kursları tamamlama oranını geleneksel kurslara göre 3 katına çıkardığından bahsetti.
“Tersyüz edilmiş sınıflarla kapanacak bir okulu geri kazandık”
“Dünyanın En İyi 100 Eğitimcisi” listesinde yer alan FlipGenius Academy Kurucusu ve CEO’su Greg Green, müdürlüğünü yaptığı lisenin başarılarının düşük olması ve ekonomik olarak destek almamasının sonucunda kapanacağı bilgisini aldığında neler yaptığını anlattı: “Tek bir çocuk için bile uğraşmanın değeceğine inandım. Öğretmen arkadaşlarım da inandı ve ‘tersyüz edilmiş sınıflar’ adını verdiğimiz öğrenme modelini uyguladık. Bir yıl içinde okulun başarısı yüzde 80 arttı, okul bırakma oranları düştü. Hatta üniversiteye yerleştirme yüzde 90’lara kadar çıktı ki bu oran Amerika’da yüzde 40’lardadır. Bir tek çocuk için bile eğitimi dönüştürmeye değer!” dedi. ODTÜ Eğitim Fakültesi Bilgisayar Eğitimi ve Öğretim Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Soner Yıldırım ise şunları söyledi: “İnsan hayatta kalmak için öğreniyor. Öğrenme bilişsel, sosyal ya da duygusal olarak tasarlanmazsa ihtiyaca hizmet etmiyor. Diploma yaşantı, online eğitimle alınan sertifika ise beceri sunuyor. Bu sebeple okullar artık üst düşünme becerileri için organize olmaya hazırlanmak zorunda. Okullar ilerde gözlem ve sorgulamaların yapıldığı yerler olacak. Teknoloji üzerinden insana ulaşmaya çalışanlar değil, insan üzerinden teknolojiyi anlamlandıranlar başarılı olacak.”
Son Yorumlar