Dünya genelinde sokağa çıkma kısıtlamalarının ve sosyal mesafe kurallarının sona ermesinin ardından yüz yüze eğitime geri dönüş, küresel eğitim teknolojisi (EdTech) sektöründeki krizi hızlandırdı.
Pandemi ve ardından gerçekleşen sokağa çıkma yasakları, eğitim kurumlarını öğretim süreçlerinde sürekliliği sağlamak için teknolojik çözümler uygulamaya zorladıktan sonra, EdTech sektörü benzeri görülmemiş bir yükseliş dönemine girdi.
Geleneksel yüz yüze eğitim ekosisteminden bir gecede geçiş yapma ihtiyacı, e-öğrenme çözümlerine olan talebin artmasına neden oldu. Bu talep, pek çok EdTech tedarikçisinin odağını yeni teknolojiler geliştirmekten çok uzaktan eğitim olanaklarına yöneltti – olağanüstü büyümeye yol açan çevik bir iş taktiği.
Örneğin, Novakid, yapay zeka (AI),sanal gerçeklik (VR), artırılmış gerçeklik (AR), makine öğrenimi ve oyunlaştırma teknolojilerini kullanan online bir İngilizce eğitim platformu olarak, 2020 yılında müşteri bazında %700 büyüme sağladı. Bugün Novakid, 49 ülkeden kayıtlı 500.000 öğrencisi, 2.000 İngilizce öğretmeni ve 41.5 milyon dolarlık yatırımı ile Avrupa’nın önde gelen online İngilizce okuludur.
Ancak, iki yılı aşkın bir süredir uzaktan ve sanal öğrenmenin ardından, ekran yorgunluğu ve yeniden tasarlanan müfredat ile öğretim yöntemleri arasındaki kopukluk, yüz yüze eğitime geri dönüşle birleşti, düşen değerlemeler, yavaşlayan fonlar ve bocalayan yatırımcı duyarlılığı ile beraber EdTech sektöründe bir krizi tetikledi.
Etkili ve yaygın teknolojilerin, erişimi genişleterek eğitimi demokratikleştirebileceği açıkken, sektörün şu anda karşı karşıya olduğu sorun; kullanımın etkinliğin yerini tutmamasıdır.
Daha da üzücü olanı, okullar ve yüksek öğrenim kurumlarının birçoğu yeniden açıldıkça geleneksel öğretim ve sunum yöntemlerine geri dönüyor. EdTech sektörünün, yaklaşmakta olan krizi cesur olmak ve normları sorgulamak için bir fırsat olarak kullanması gerekiyor, çünkü artık durum “olağan iş” statüsünden çıkmış durumdadır.
Sektörün, ihtiyaç duyulan olarak kalmayı umuyorsa, yeni bir karma öğrenme paradigmasını geliştirmek ve etkinleştirmek için pandemi sırasında benimsenen “kısa vadeli çözüm” zihniyetinden kurtulması gerekiyor.
Endüstrinin eforunu, geleneksel paradigmayı bozacak ve yüz yüze öğretimi sonsuza dek dönüştürecek çözümler sunmaya odaklayarak, pandemi sırasında oluşturulan dijital dönüşüm ivmesini sürdürmek stratejik bir zorunluluk haline geldi.
İnovasyon odaklı tasarıma dönüşle, dijital teknolojiyi, eğitimcilerin bildiği ve güvendiği daha etkili geleneksel öğretim yöntemleriyle harmanlamak pandemi sonrası sınıf ortamını dönüştürmeye yardımcı olacaktır.
Kapsayıcı dijital ortamları ve çok kanallı EdTech çözümlerini görsel, işitsel ve online içerikler, ders kitapları, deneyimsel yöntemler, araçlar ve platformlarla birleştiren karma modelli öğrenme yaklaşımını etkinleştirmek, EdTech’i pandemi sonrası dönemde güçlendirmenin anahtarıdır.
Örneğin, yenilikçi EdTech içerik sağlayıcıları, hem sanal hem de yüz yüze eğitimde kalıcı bir şekilde öğrenmeyi sağlayabilmek için birden çok duyuya hitap eden, iyi bir olay örgüsüne sahip ve gerçek yaşamdan alınan kesitlerle içerikler oluşturarak, öğrenci katılımını artırmak ve bilgiyi daha iyi pekiştirmek için e-öğrenmede animasyon kullanıyor.
Program geliştiriciler ayrıca eğitim araçlarını, öğrencilerin ilgi çekici oyunlar oynarken öğrenmelerine yardımcı olan sürükleyici bir deneyime dönüştürmek için oyun mekaniğini uyguluyorlar.
Sıradan dersleri, öğrencilerin puan veya ödül kazanabildiği bir maceraya veya göreve dönüştürmek, öğrenme süreçlerindeki sıkıcılığı ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir, katılımı artırır ve bilginin kalıcı olarak öğrenilmesine imkan tanıyarak, kolayca hatırlamayı sağlayabilir. Skor tablolarında rekabet etme, rozetler veya kupalar aracılığıyla diğer katılımcılara kendini tanıtabilme fırsatı da öğrenciler arasında motivasyonu artırmaya yardımcı olur.
Novakid’in yakın tarihli araştırmalarından biri gösterdi ki hikaye ve oyunlaştırma sayesinde öğrencilerin elde ettiği olumlu sonuçlar %39 oranında arttı.
Ayrıca, teknoloji ve dijital medyayı geleneksel öğretmenler tarafından yürütülen sınıf öğrenimiyle bütünleştiren hibrit öğretim modelleri, öğrencilerin öğrenim deneyimlerini kişiselleştirmeleri için daha fazla esneklik sağlamakta.
Daha da önemlisi, hibrit model geleneksel ders formatını değiştirebilir, bu da öğrencilerin artık tam gün süren kurslara veya etkinliklere katılmasına gerek kalmayacağı anlamına gelir. Eş zamanlı olmayan eğitimi destekleyen EdTech çözümleri, öğrencilerin kayıtlı canlı dersler, önceden kaydedilmiş oturumlar ve diğer destekleyici içerikler de dahil olmak üzere, her yerden, müfredatı öğrenmek ve incelemek için kaynaklara erişmelerini sağlar. Bu da daha sonra online veya yüz yüze gerçekleştirilen oturumlarda tartışabilmeyi, problem çözmeyi, birlikte yaratmayı, işbirliği yapmayı ve etkileşim kurmayı kolaylaştırma fırsatı sunar.
Sınıflarda veri analitiği, makine öğrenimi (ML) ve yapay zeka gibi daha gelişmiş dijital çözümlerin uygulanması, öğrencilerin derslerden alacakları verimli sonuçları iyileştirmek için diğer akıllı öğrenme fırsatlarının da kilidini açacaktır.
“Eğitim Teknolojisi ve Akıllı Sınıflar – Küresel Pazar Yörüngesi ve Analitiği” raporuna göre, veri ve analitik araçları eğitim müfredatını giderek daha fazla etkileyecek ve eğitimcilere öğrencinin derse katılımını izleyerek, davranışlarına ilişkin öngörüler sağlayacak ve dijital içerikle nasıl etkileşime girdiklerini ortaya çıkaracak.
Yapay zeka destekli değerlendirme araçları, eğitimcilerin öğrencilerin zayıf yanlarını daha doğru bir şekilde belirlemesine veya öğrenme becerilerini, karakteristik özellikleri, davranış biçimlerini tespit etmesine imkan tanıyarak daha etkili akademik programlar geliştirmelerine yardımcı olacaktır.
Buna ek olarak, yapay zeka destekli çözümler, kurs ve müfredatın, öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına göre ayarlanmasını içeren yeni bir kişiselleştirilmiş ve uyarlanabilir öğrenme çağını başlatacak. Bu kabiliyetler, diğer öğrencilerin geride kalmamasını sağlarken bazı öğrencilerin daha hızlı öğrenmesini sağlayacak ve dolayısıyla her öğrencinin kendi hızında öğrenmesini mümkün kılacaktır.
Tekrarlayan görevleri yapay zeka ve makine öğrenimi destekli botlara devretmek, öğretmenlere, öğrenmeyi hızlandırmak için bire bir ilgiye ihtiyaç duyan öğrencilerle irtibat kurma ve onlarla etkileşime geçebilme konusunda daha fazla imkan sağlayacaktır.
VR, AR, karma gerçeklik (MR) gibi teknolojilerin daha yaygın olarak kullanılmasının yanı sıra bunların genişletilmiş gerçeklik (XR) biçimindeki kombinasyonları, hem sınıftan hem de uzaktan daha kapsamlı ve etkili öğrenme süreçlerine imkan tanıyacaktır.
EdTech ve Smart Classrooms raporuna göre piyasada, öğrencilerin tarih, fen ve matematik gibi çok çeşitli konularda K-12 derslerini öğrenmelerine yardımcı olabilecek çeşitli AR (artırılmış gerçeklik) deneyimleri ve uygulamaları zaten mevcut.
Teknolojiyi sınıf ortamında bu yollarla uygulamak, öğrencilerin dikkatini çekmeye ve onları motive etmeye yardımcı olacaktır.
Bu nedenle, yaklaşmakta olan krizi önlemek için EdTech sağlayıcıları, gelecekteki yüz yüze öğrenme deneyimini desteklemek yerine etkin bir şekilde yeniden tasarlayan yeni dijital çözümler oluşturmalıdır. Bu çözümler, bilgi aktarım sürecini geliştirmek ve geleneksel insan temelli öğretimi yepyeni bir kalite ve verimlilik düzeyine taşımak için eski sistem ve yöntemlerin yerini almalıdır.
Sonuç olarak, EdTech çözümlerindeki bir sonraki gelişme, hem öğretmenler hem de öğrenciler için daha zengin bir öğrenme deneyimi yaratmak maksadıyla, yüz yüze ve online eğitim unsurlarını, birbirini tamamlayacak şekilde harmanlayan yeni bir hibrit öğrenme modelini desteklemelidir.
Son Yorumlar