İlk olarak bize IFS Global’den ve IFS Türkiye’den bahseder inisiniz?
IFS 1983 yılında 5 üniversite öğrencisi tarafından kurulmuş biryazılım şirketi. ilk olarak bir nükleer reaktörün otomasyon sistemini yazarak başlamış. Bu ilk projenin başarısının üzerine Bakım Yönetimi, Varlık Yönetimi ile projeyi genişletmişler. Farklı Enerji Santrallerindeki çalışmaların ardından da Avrupa ülkelerinde farklı projelerle global biryazılım şirketine dönüşüyor. Burada önemli olan nokta IFS’in kökeni. IFS, kökeni itibariyle bir endüstri firmasıdır. Bu bizim için önemli bir noktadır. Çünkü kimi yazılımlarfinans muhasebeden doğar, kimisi CRM’den doğar, kimisi farklı gerekçelerden doğar. Bizim kökenimiz endüstriden doğuyor. IFS bugün 60 ülkede 80 ofiste faaliyet gösteriyor, isveç’te Stockholm borsasında işlem görüyor. 800 binin üzerinde kullanıcısı bulunuyor. Dünya genelinde 23 dilde kullanılabilen global bir ERPyazılımıdır. IFS’in hedef sektörleri ve segmentleri nettir. Başta endüstriyel alanlar olmak üzere uzman olduğu alanlarda hep dünyada başarılı referanslara ve fonksiyonalite olarak o sektörün bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek çözüme sahip. IFS dikey segmentte de çözümler sunuyor. Örneğin Dünyada ilk ve tek savunma sanayiye özel ERP şirketi olan “IFS Defence” firmamız bulunuyor. BAE Systems firması ile ortak olan IFS Defence, General Dynamics, Amerika Hava Kuvvetleri gibi oldukça büyük müşterilere hizmet vermektedir. Otomotiv alanında da BMW, Scania, Volvo ve Rover gibi farklı farlı markalara hizmet sunuyoruz. IFS inovasyona ve Ar-Ge’ye çok önem veriyor. 6 farklı ülkede Ar-Ge merkezi bulunuyor. Bu 6 merkezin her birinin belirli alanlarda uzmanlıkları bulunuyor. Yazılımın geneli Sri Lanka’da kodlanıyor. Bütün know how farklı bölgelerdeki fokus grupları tarafından oluşturuluyor ve kodlanması için Sri Lanka’ya gönderiliyor. Örneğin Almanya’daki Ar-Ge merkezinde otomotiv, Amerika’da savunma sanayi, ingiltere’de inşaat ve proje endüstrileri gibi alanlarda uzmanlık grupları var. IFS, Türkiye pazarına çok geç girmiş biryazılım. ilk olarak 1995 yılında distribütör olarak satılmaya başlanmış ancak 1995-2004 yılları arasında çok büyük bir faaliyet göstermemiş. 2004 yılında ilk olarak Türkiye Ofisi kuruldu. Kurulduğu zamanda 15 tane müşterisi bulunuyordu. Bugün itibariyle 150 adet müşteri ile 10 katı büyümüş durumdayız. Biz Türkiye’de kurulum sayısı olarak en çok kurulumu gerçekleşmiş ikinci global yazılımız. Uygulamalarımıza baktığınızda öncelikle ilk 100 müşterimize kadar Türkiye’de sadece IFS Türkiye satıp kurulumunu yapıyordu. Ancak sayı belirli bir noktaya geldiğinde çözüm ortağı çalışmalarına başladık. Endüstri kollarımıza bakacak olursak makine, otomotiv, savunma sanayi üreticileri, proje tabanlı endüstriler, plastik, mobilya gibi farklı üretim alanındaki endüstrilere hizmet veriyoruz. Proje ve inşaat gibi alanlarda yine kurulum adedi olarak ilk ikinin içindeyiz. Bu uzmanlığımızı devam ettirmeye kararlıyız.
Türkiye’ye giriş hikayeniz, vizyonunuz ve misyonunuz hakkında bilgi verir misiniz?
Aslında bunun enteresan bir hikayesi var diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye pazarı çok yatırım yapılan bir pazar olmamış. Bu biraz Türkiye’nin ekonomik yapısıyla da alakalı bir durum. Problem, bir ülkeye girmek değil, o ülkeden çıkmaktır. Bu IFS’in çok hassas olduğu bir konu. Dolayısıyla bir ülkeye gireceği zaman çok uzun süre düşünerek hareket ediyor. IFS Türkiye operasyonu başladıktan sonra o kadar hızlı büyüdü ki ilk kurulduğunda Yunanistan’a bağlanması düşünülürken, yıllar sonra Yunanistan’ın Türkiye’ye bağlanması konuşuldu. 2004 yılında belirli bir dönem test aşamasından geçtik. Planlarımızı yapıp gerçekleştirdik. IFS’te hiçbir ülke doğrudan merkeze bağlı olarak çalışmıyor. Dolayısıyla bizim de bağlı olduğumuz bir bölge bulunuyor. Biz bu organizasyonlar arasından Doğu Avrupa organizasyonuna bağlı olarak çalışıyoruz. Doğu Avrupa’da da Rusya, Çekoslovakya, Macaristan, Polonya ve Yunanistan gibi ülkeler bulunuyor. Biz kendi organizasyonumuzda Polonya’dan sonra en büyük ülke konumundayız. Bize kendi aramızda zengin ülke diyorlar IFS Türkiye olarak kurulduğumuzdan belli bir süre sonra krizlerden hiç etkilenmemeye başladık. Bazı yıllaryeni satışlarda iyi bir ivme gerçekleştirirken bazı yıllarda ise yeni satışlardan ziyade ek kullanıcılar, bakım ve servis üzerinden gelir sağlıyoruz. Vizyon ve misyon anlamında bakıldığında IFS Türkiye kurucuları olarak mühendis kökenli olduğumuz için çok büyü hedefleri olan bir firma olmadık. Biz her zaman adım adım, hızlı, sessiz ve emin adımlarla yürüyen bir firmayız. Hedefimiz kendi alanımızda pazarın ilk ikisi içinde olmaktı ki bunu başardığımızı düşünüyorum.Çözümleriniz ve çözümlerinizdeki farklılıklarınız hakkında bilgi verir misiniz?
IFS gerçekten yeni nesil bir uygulama. Temelde ayrıştıran konular bulunuyor. Bunlarda bir tanesi bu ürün teknolojik olarak çok rahat ve çok esnektir. Esnekliği şöyle tarif edebilirim. Heryazılım çıktığı kültürü biraz yansıtır. Alman yazılımı daha katı kurallar ve sağlamcılık üzerine kuruludur. Bir Amerikan yazılımına baktığınızda daha çok pazarlamaya ve marketinge önem verir, isveçliler yani genelinde iskandinavlaroluşturmak millettir. Bunlar teknoloji olarak son teknolojiyi iyi kullanırlar ancak çok büyük konuşmayı sevmezler. Bir şeyi basit ve çok kullanışlı yapmak üzerine takıntılı bir millettir, iskandinavlar bu tarz entegre iş uygulamalarının çözüm kapsamını genişlettikçe uygulamanın kompleksleştiğini fark ediyorlar. Daha çok fonksiyonun mu olması gerektiği sorusuna cevap ararken, kullanımın ve altyapının zorlaştığını düşünüyorlar. 1983 yılında yazılmaya başlandıktan 12 sene sonra yani 1995 yılında sıfırdan bugünkü SOA, o dönemde komponent mimarisi adını verdikleri bir teknoloji üzerine sistemi yeniden oluşturuyorlar. Her şey çok küçük parçacıklardan oluşuyor. Bunları komponent ya da Legolar olarak isimlendirmek mümkün. Burada modüllerden bahsetmiyoruz. Bizde her modül kendi içerisinde yüzlerce alt komponentten oluşuyor. Bu komponentler birer servis aslında. Dolayısıyla bu servisler modülleri, modüllerde uygulamayı ve çözümleri sunuyor. Değişiklik yapmak istediğinizde sadece istenen komponentlerden birini değiştirip yerine yenisini koyuyorsunuz. Upgrade istendiği zaman IFS’te sadece yeni komponentler gelirve onları değiştirirsiniz. Mantık kolaylık, yalınlık ve esneklik üzerine kurulunca, özellikle uzmanlığımız olan endüstrilerdeki zor ve karmaşık konularda hep IFS Applications tercih edilir. IFS’inrakiplerine göre artılarından bir diğeri de IFS ENTERPRISE EXPL0RER adını verdiğimiz yeni arayüzlerimiz. Yaklaşık 5 yıl önce satış konferansına gittiğimizde bize çok gizli olarak yeni bir üründen bahsettiler. Diğer ERP çözümlerinden farklılıklarını aktardılar. Diğer uygulamalarda yıllar içerisinde sadece formların ve formlar içindeki renklerin değiştiğini gördük. Bunun araştırılmasından sonra kullanıcıların çok beğenecekleri kod adı Aurora olan bir sistem üzerine çalışmaya başladılar. Bugün itibariyle bu uygulamamız çıktı ve Türkiye’de de satılmaya başlandı. Biz de yeni müşterilerimizin hepsine bu kurulumu gerçekleştiriyoruz. Yüzde yüz .NET tabanlı bir kullanıcı arabirimi olarak adlandırabiliriz, içerisinde Google search bulunuyor. Skype, Facebook gibi sosyal medya entegrasyonlarına varana kadar tamamen günümüz şartlarına uygun modern mimarili bir uygulama. Üçüncü farkımız ise komple bir PLM yani Ürün Yaşam Çevrimi Yönetimi çözümü sunuyor olmamızdır. Biz çözüm sunacağımız firma için ürün tasarımından planlamaya, proje yönetiminden satış sonrası servis hizmetlerine, kalitesinden bütçesine, üretimden veri toplamasına varıncaya kadar her noktasında çözüm sunuyoruz. Bazı firmalar gibi satın almayı, stokları ve biraz da muhasebeyi çözüp biz ERP kurduk demiyoruz. Uçtan uca tam bir çözüm sunuyoruz.
Sunmuş olduğunuz hizmetler kapsamında kurumlara sağladığınız güç ve katma değerler nelerdir?
Eğer gerçekten uzman olduğumuz endüstride bizimle çalışıyorsa net bir fark ortaya koyduğumuzu düşünüyoruz. Biz Türkiye’de çok para ve zaman harcanarak kurulmuş ERPyazılımlarına şahit olduk. Küçük çaplı bir şirketin kurduğu ERP yazılımına bakıyorsunuz satın alma, stok, finans, muhasebe bunun karşılığında harcadığı paraya bakıyorsunuz milyon dolarlara ulaşmış. Firmanın bundan elde ettiği faydaya bakıyorsunuz ki, bu şeyi kağıt üzerinde işletmeye çalıştığını görüyorsunuz. Bunun için özel ekipler tutmuş. Vücutta kendini hissettiren organ arızalıdır diye bir durum söz konusu. Yani bir organ düzgün çalışıyorsa bunu hissetmezsiniz. Eğer bir şirkette de tıpkı vücuttaki gibi, kurduğunuz ERP’nin markası şirketin markasından öteye gitmişse o çalışmıyor demektir. IFS vücudun iyi çalışan organları gibidir. Biz sessizce işimizi yaparız. Bu anlamda biz rakiplerimize oranla farklı mantıkla çalışıyoruz. Türkiye’de kurumsallaşmaya çalışan Anadolu Kaplanları diye tabir edilen, ağırlıklı olarak 2.nesil yöneticilerin iş başında olduğu, iyi cirolaryapan, ihracat yapan iddialı firmalar müşteri portföyümüzü oluşturuyor. Türk şirketlerinin kendine has bir yönetim şekli var. Öyle ki, yurt dışında 2 milyon dolara yapılan bir projeyi biz burada 200 bin dolara yapmak zorundayız. Biz kurduğumuz sistemle şirkete standardizasyon ve sistematik kazandırırken, şirketin esnekliğini bozmuyoruz.
IFS Türkiye’nin 2012 yatırım hedefleri ve cirosal beklentileri nelerdi?
2012’nin ilk üççeyreğinde kuruluşumuzdan bu yana en iyi lisans satış ciromuzu gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Piyasalarda herhangi bir sıkıntı ve olağanüstü bir durum gerçekleşmezse muhtemelen bu yılı en iyi satış ciromuzla kapatacağız. Bu anlamda iyi bir performansa sahip olduğumuz biryıl oldu. Bunda da satış organizasyonumuzu değiştirmemizin etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deki varlığımızı artık kimse sorgulayamaz. 1995 yılından bu yana Türkiye’de faaliyette bulunan ve bunu 2004 yılından itibaren de Türkiye Ofisi’ni açarak sürdüren IFS’in bugüne kadar zarar kapattığı biryıl olmamıştır. Bugün itibariyle en çok müşteriye sahip ikinci global yazılım konumundayız. Ortalama bu rakamlara heryıl 20 tane yeni müşteri dahil ediyoruz. IFS olarak ilişkilerimiz her zaman uzun vadeli olmuştur. Kısa koşucu değil, uzun koşucuyuz. 2013 yılı ile ilgili yine satış hedeflerimiz bir önceki yılki ciromuzu katlayarak büyümektir. Markaya yönelik çalışmalarımız kapsamında pazarlama alanında da yatırımlarda bulunacağız.
Son Yorumlar