Birçok alanda kurumlara özel sunduğu terzi işi çözümleri ile sektöre önemli katkılar yapan elektronik devi Samsung, 2017 planları çerçevesinde baskı çözümleri alanında dünya lideri olma hedefini ortaya koyuyor.
Bu hedef doğrultusunda yapılması gereken yatırım ve uygulanması gereken stratejileri konuşmak üzere Samsung Türkiye Ofisi’nde konuğu olduğumuz Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, dergimizle düşüncelerini paylaştı. Samsung’un özellikle baskı çözümleri alanında vurguladığı dünya liderliği hedefi doğrultusunda uyguladıkları stratejiler hakkında önemli açıklamalarda bulunan Yeğen, baskı çözümleride dahil olmak üzere her alanda, dijital dönüşüme ayak uydurabilen kurumların hayatta kalıp başarılı olabildiğini, bu fırsatı kaçıranların ise yok olmaya mahkum olacaklarını ifade etti. Teknolojiye yapılacak yatırımların ertelenemeyecek öncelikler haline geldiğini belirten Yeğen, kurumlar açısından günümüzün en dikkat çekici pozisyonunun da CDO (Chief Digital Officer) olduğunu belirtti.
İlklerin firması olan Samsung’un önümüzdeki dönemde yazıcı pazarında liderliğe oynama yolundaki stratejileri hakkında bilgi verir misiniz?
Samsung olarak baskı çözümleri alanı hem yerel hem de küresel arenada çok ciddi yatırımlar yaptığımız ve iddialı olduğumuz bir pazar. Bunun en önemli nedeni de, Samsung’un bu pazardaki ürün ailesinin A’dan Z’ye tüm parçalarını kendisinin üretmesidir. Genel itibariyle de Samsung bir ürün ürettiğinde, o ürünün yüzde 90’ını dışarıya bağımlı olmadan kendisi üretir. Bu oran yazıcı tarafında yüzde 100. Samsung uzun zamandır A3 ve A4 lazer yazıcı pazarında dünya genelinde ikinci sırada bulunuyor. Son birkaç yıldır da birinci olmak ve 2017 yılında birinciliğe ulaşmak hedeflerimiz arasında bulunuyor. Bu hedef çerçevesinde izlediğimiz en önemli strateji, mobil dünyada yaşanan gelişmeler ve yazıcıların tamamen bunu destekleyecek şekilde özelliklerle donatılmasıdır. Bugün de NFC destekli bir cep telefonunuzla yazıcıdan çıktınızı alabiliyorsunuz. Aslında bu noktada tüm bunların cep telefonu ve yazıcı arasındaki iletişimden kaynaklandığını söylemek doğru olmaz. Samsung’u 2017’de pazar birinciliğine taşıyacak en önemli etkenlerden birisi de “Bulut Teknolojileri” olacak.
Çünkü tüm bu cihazlar bulut üzerinden konuşacak. “Akıllı Ofis vizyonumuzun” bir parçası olan baskı çözümleri alanında tüm ihtiyaçları karşılayan teknolojilerimizle, kurumların Bilgi Teknolojileri (BT) politikalarıyla uyumlu yeni iş ortamlarının oluşturulmasında önemli bir rol oynuyoruz. Gelecek yıllarda hizmet sağlayıcılar ve sistem bütünleştiriciler için bulut tabanlı bir açık platform geliştireceğiz. Kurumsal müşterilerimiz, doğrudan Samsung’un çeşitli cihazlarıyla kendi iş ihtiyaçları için geliştirilmiş çözümler ve hizmetler satın alabilecekler.
Samsung ayrıca yazıcı çözümleri ailesini ve yazılım kapsamını genişletecek ve KOBİ’lerin düşük maliyetlerle profesyonel yazdırma çözümlerinden faydalanmasına da olanak sağlayacak. Kanal ve sistem bütünleştirici ortaklar için, Samsung Bulut Yazdırma Platformu kolay kurulum ve yapılandırma ile kârlılıklarını artırmak için imkânlar sunacak.
Yazıcı sektörünün önemli trendlerinden olan “Yönetilebilir baskı çözümleri pazarının” büyümeye başladığını düşünüyor musunuz? Bu kapsamda
Samsung olarak sunduğunuz özel çözümleriniz bulunuyor mu?
IDC tarafından gerçekleştirilen BT Satınalma Araştırması’nın verilerine göre, Türkiye’de BT Pazarı’nın 2012’den 2017 yılına kadar yüzde 25 oranında bir büyüme gerçekleştirmesi öngörülüyor ve baskı çözümlerinde de benzer bir büyüme trendi bekleniyor. Buna ek olarak kurumların, verimliliklerini artıran ve yaklaşık yüzde 30’a kadar maliyet tasarrufu sağlayan Baskı Yönetim Hizmetleri’ne olan ilgisi de oldukça yüksek.
Kurumlar artık donanım yatırımı yapmak yerine aylık bir fiyat üzerine anlaşma yapıp yazıcılarınızı kullanmak istiyor. Samsung sponsorluğunda McKinsey tarafından yapılan Sektörel BT Yatırım Araştırması’na göre ise, Baskı Yönetim Hizmetleri 2014-2015 yılları arasında yüzde 50 oranında büyüme beklentisi ile yine öne çıkıyor. 2014 yılında Türkiye’de 42 milyon dolar olarak ifade edilen Baskı Yönetimi Hizmetleri pazarı için 2015 yılındaki beklenti 62 milyon dolar. Baskı yönetim hizmetleri kapsamında sunduğumuz servislerle, müşterilerimizin 4-5 yıllık süreçte hesaplanamayan ya da öngörülemeyen maliyetlerini ortadan kaldırarak; finansal sürdürülebilirliklerine ciddi katkılar sağlıyoruz. Yerinde servis hizmeti sayesinde, satınalma ve BT ekiplerinin asıl görevlerine odaklanmalarına yardımcı oluyoruz. Müşterilerimiz, sunduğumuz güvenlik ve takip yazılımları sayesinde; kişi/departman bazında baskı maliyetlerini anlık olarak takip edebiliyor; gereksiz ya da aşırı baskı faaliyetlerini tespit ederek engelleyebiliyorlar. Baskı ve fotokopi işlerinin takibi, raporlanması ve kurumsal firmalara özel uyarladığımız baskı politikaları ile işletmeler, artık baskı hacmini ciddi anlamda kontrol altına alabiliyorlar. Bu tarz çözümler, çalışanların dokümanlarını güvenli bir şekilde yazdırmalarına olanak sağlayarak; sadece yetkilendirilmiş kullanıcıların kimlik kartlarını okutarak yazdırma, kopyalama ve tarama işlemlerini gerçekleştirmelerini sağlıyor. Büyük kurumlara sunduğumuz kurumsal paket çözümlerinin yanı sıra özellikle geçtiğimiz yıl lansmanını yaptığımız Samsung Business Core baskı çözümleriyle KOBİ’lerin (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler) yardımına da koşuyoruz. Yalın BT altyapısına sahip KOBİ’lere, herhangi bir sunucu gereksinimi olmadan güvenli yazdırma olanağının yanı sıra belge iş akışı ortamının yönetilmesi ihtiyacını kolayca ve düşük maliyetlerle karşılama imkânı sunuyoruz.
Samsung olarak kurumsal mobil trendler ve dikey sektörlerle ilgili çözümleriniz hakkında neler söylemek istersiniz?
Trendlere bakacak olursak, Samsung sadece mobil alanda değil; birçok alanda önemli bir oyuncu olduğu için, tüm bu alanların birleştiği birçok trendden bahsetmek mümkün. Trendlerin hiçbirini Samsung belirlemiyor. Aksine trendleri tüketicilerin kendileri belirliyor. Trendler içerisinde baktığımızda ilk önce kurum olarak “sosyal medya” trendi dışında kalabilmeniz mümkün değil. İkinci olarak ise Amerika’da özellikle atıl bırakılmış “mobil pazarlama” deneyiminin dışında kalabilmeniz geleceğiniz açısından en büyük handikapınız olabilir. Üçüncü trend ise, bizim Samsung olarak ön gördüğümüz ve ürünlerimizle desteklediğimiz “ekran teknolojileri.” Ekranlar bulundukları ortamı güzelleştirirken; çok yüksek oranda tüketiciyi etkileme medyası olarak da ön plana çıkıyor. Yaptığımız araştırmalara göre, bir kampanya duyurusu için kampanyanın posterini koyduğumuzda postere yüzde 28 bakılııyor. Poster yerine yatay ekran koyduğumuzda bu oran yüzde 50 olurken, dikey akran koyduğumuzda bu oran yüzde 78 oluyor. Ekran teknolojileri mağazalarda vitrinlerin içeride ise aynaların yerini alırken, otobüs duraklarından billboardlara kadar her yeri kaplamaya başlıyor. Bizim açımızdan dördüncü trend ise “müşteri analitiği”. Beşinci trend olarak da “mobil uygulamalar” diyebilirim. Dünyadaki ilk yüzde 9 diliminde olan şirketin 21 tane mobil uygulaması bulunuyor. Günümüzde artık dijital alana yatırım yapabilen şirketler rakipleriyle aralarındaki farkı açmaya devam ediyorlar. Değişime ayak uyduran şirketler sektörde kalırken, ayak uyduramayanlar ise yok oluyorlar. Samsung olarak, kurumların teknolojik dönüşümlerindeki açmazları ortadan kaldırıp, Kurumların üretkenliklerine katkı yapmayı hedefliyoruz. Daha sofistike ve yenilikçi deneyimler için doğru donanımları doğru yazılımlarla eşleştirmek konusunda uzman olan şirketimiz, farkını hissettirdiği ve kârlılık artıran, kişiselleştirilmiş, kapsamlı ve etkileyici deneyimler sunuyor. Bu şekilde, işletmelerin teknoloji yoluyla müşterileriyle daha iyi bağlantılar kurabilmelerine imkân veren yeni iş standartları oluşturulmasını da sağlıyoruz. Bu kapsamda da başta Eğitim, Perakende, Sağlık, Otelcilik, Lojistik ve Ulaşım sektörleri olmak üzere; güvenli iletişimden, mobil cihazlara ve akıllı baskı sistemlerine kadar iş yaşamında
kurumların BT alanındaki tüm farklı ihtiyaçlarını uçtan uca karşılayan yenilikçi ürün, çözüm ve hizmetler sunuyoruz.
Yakın zamanda gerçekleştirdiğiniz “Samsung Kurumsal Forum 2015” etkinliğinin içeriğinden bahseder misiniz?
Geçtiğimiz sene ilkini gerçekleştirdiğimiz Kurumsal Forum’un ikincisini bu yıl 9-10 Haziran tarihlerinde yeniden düzenledik. Forumumuzda 2 gün boyunca kurumsal mobil trendler ve dikey sektörlerle ilgili öngörülerimizi paylaştık. İş dünyasıyla bir araya geldiğimiz bu önemli etkinliğimizde onların işlerine daha iyi odaklanmalarını sağlayan, maliyetlerini azaltırken; verimliliklerini artırmalarına da yardımcı olan kurumsal pazardaki en yenilikçi ürün ve çözümlerimizi farklı senaryolarla kendilerine deneyimlettik. Samsung Sponsorluğunda IDC tarafından gerçekleştirilen ‘Türkiye Kurumsal Mobilite Araştırması’nın dikkat çeken sonuçlarını hem basın mensupları hem de katılımcılarımızla paylaştık.
Kurumsal Forum 2015 etkinliğimizde bu yıl 300 CIO ve 200 CEO’yu ağırladık.
Artık günümüzde CDO’ların kurumlarda söz sahibi olması gerektiğini ve böyle bir pozisyonun oluşturulması gerektiğini söylemiştiniz. Bu konuda biraz detaylı açıklama yapar mısınız? Neden CDO’lar BT alanında söz sahibi olmalılar?
Biraz önce bahsetmiş olduğum trendleri her şirket takip etmeye çalışıyor. Ben katıldığım toplantılarda birkaç mesaj vermek istiyorum. Bu mesajlardan birincisi ‘Dijital Dönüşüm süreçleriniz nasıl ve bunu kim yapıyor?’ ‘Dijital Dönüşümün amiral gemisi olan mobil dönüşüm tarafında kim çalışıyor ve Siz bunlara şirketiniz içerisinden başladınız mı? ‘sorularına cevaplar arıyoruz. Şirketiniz içerisinden bu değişimlere başlayamazsanız bunu dışarıya aktarabilme ihtimaliniz de yok. Bu adımların iyi tanımlanmış olması lazım. Şirketlerin yönetim seviyesinde belirli ekipler bulunuyor. Ancak şirketlere dijital veya mobil dönüşüm denildiğinde, sadece Türkiye’de değil; tüm dünyada sorduğumuzda bu işin sorumluluğu net bir şekilde tanımlanmıyor. Bazı şirketlerde bu alandaki yetkinlik daha çok bu işle ilgisi olan kişilere veriliyor. Bu da kimi zaman CIO, CTO, CMO, COO gibi yetkinlik mercileri olabiliyor. Şirketlerin dijital ve mobil dönüşüm süreçlerini kaçırmamaları için Chief Digital Officer (CDO) pozisyonu doğdu ve bunu şirketler mutlaka dikkate almalılar. Geçen yıl itibariyle dünya genelinde 1000 civarında bulunan CDO sayısının, bu yıl 2000 civarında olması öngörülüyor. Amerika’da CDO Club var ve üyeleri sadece CDO’lardan oluşur. Türkiye’de de buna karşılık olarak CDO Turkey diye bir oluşum kuruldu. Bu oluşum şu an itibariyle Türkiye’de Amerika’daki gibi kulüp kimliği ile değil, CDO kavramını şirketlere duyurmak, danışmanlık vermek ve tavsiyelerde bulunmak gibi görevler üstleniyor. Buradan da bakıldığı üzere şirketlerdeki stratejilerin yürütülmesi, iletişimin diğer yönetim ekipleriyle doğru yapılması konusunda böyle bir pozisyona ihtiyaç bulunuyor. Bunun yanında belirlenen bu pozisyonun muhakkak bir bütçesi olmak zorunda. Bu bütçenin de pazarlama ve bilişim tarafına ayrılan bütçelerden alınıp verilmesi gerekiyor. CDO’nun bir diğer özelliğinin de yönetimin diğer ekipleriyle de iletişiminin çok iyi olması gerekir. CDO’nun şirketin bütün dijital dönüşüm planlarına ve yapılacak listesine hakim olup teknolojileri ve dünyadaki gelişmeleri yakından izlemesi lazım. Bu saydığımız özellikler ışığında CDO pozisyonu, şirketin geleceğini belirleyen, doğru yatırımlar yapmasını, stratejiler kurmasını sağlayan ve aynı zamanda bunları gerçekleştiren bir pozisyondur. Şirketler dijital dönüşüme destek verirken, aslında en önemli verdiği destek şirketin müşterilerle olan iletişimi ve trendi yakalamasıdır. Bu da özellikle Türkiye gibi genç popülasyonun olduğu bir ülkede müşteri memnuniyetinin çok daha artması, daha fazla müşteri kazanımı, uzun süre müşteri devamlılığı sağlamak ve herhangi bir sıkıntı anında müşteriye hızlıca cevap verilebilecek olmasıdır.
Tüm dünyada iş yapış şekillerine direkt etki edecek dijital dönüşüm sürecinde kurumların karşılaşacağı yeni teknolojiler ve mobil trendler neler olacak?
Samsung olarak tüm dünyada araştırma ve geliştirme çalışmalarına günde 40 milyon dolar yatırım yapıyoruz. Yapmış olduğumuz mobil ve dijital dönüşüm araştırmalarına göre, ülkemizde yüzde 50 civarında şirketin bu alanda çalışma içerisinde olduğunu, geri kalan kısmının da önümüzdeki 24 ay içerisinde bu alanda reaksiyon alacağını gösteriyor. Dünyadaki trendlere baktığımızda şirketlerin hemen hemen yüzde 50’si geçen yıl itibariyle tamamlamış, geri kalan kısımda bu yıl yoğun bir şekilde çalışmalarına odaklanmış durumda. Rakamların detaylarına indiğimizde ülkemizde bunu gerçek anlamda yapanların rakamının yüzde 25 oranında olduğunu görüyoruz. Avrupa’da ise bu oran yaklaşık olarak yüzde 55. Önümüzdeki dönemde ülke olarak daha hızlı davranıp 24 ay olan süreci daha aşağılara çekmemiz gerekiyor. Son dönemde mobil teknolojiler, entegre çözümler, sosyal ağlar, bulut bilişim ve giyilebilir teknolojilerin çok ön planda olduğunu söyleyebiliriz. Mobilitenin önemi ve değeri hızla artmaya devam ederken, mobil cihazlarla ilgili hayatımızı kolaylaştıran, yenilikçi ürün ve hizmetleri de artan bir sıklıkta görüyoruz. Nesneler arası iletişimin hızla arttığı “Nesnelerin İnterneti” (Internet of Things) kavramının önem kazandığı bir döneme doğru ilerliyoruz. “Makineler arası iletişim” diye de adlandırabileceğimiz bu dönemle birlikte sadece insanlar değil, mobil cihaz ve makineler de birbirleriyle iletişim halinde olacak.
Tüm bu gelişmeler ışığında, yetkin mobil cihazlarla birlikte tüm kullanıcı ve kurumların ihtiyaç duyacağı “nesnelerin interneti” kavramına uyumlu çözümlere yatırım yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Buna ek olarak, BT’de önemini hiç kaybetmeyen güvenlik konusunda da gerekli yatırım ve çalışmaların aralıksız sürdürülmesi gerekiyor. Türkiye’de yaşanan dijital ve sosyal dönüşüm sürecinin en önemli oyuncularından biri olmak adına müşterilerimize, tüm ihtiyaçlarını karşılayan cihazlarımız ve mobil şebeke altyapı teknoloji ve hizmetlerimizi uçtan uca sunmaya devam ediyoruz. İşletmelere en iyi müşteri deneyimini sunmak ve iş ortaklarımızı desteklemek adına SEAP(Samsung Enterprise Alliance Program) ile iyi işleyen bir ekosistem de yaratıyoruz.
Dergimiz okurlarına Samsung olarak kurumsal alanda önümüzdeki dönem gelecek yeni teknolojileriniz hakkında biraz bilgi paylaşımında bulunabilir misiniz?
Birçok heyecan verici teknolojik yenilikler olduğunu söyleyebilirim. Ancak şu an içerisinde sadece 2013 yılında Barcelona’da duyurduğumuz katlanabilir teknolojileri söyleyebiliriz. Bu katlanabilir teknolojiler daha da gelişerek devam edecek.
Genelde kurumlar biraz daha teknolojiye yaklaşırken tutucu davranırlar. Bunun daha iyisi çıkar veya biraz daha otursun da öyle deneyimleriz şeklinde yaklaşımlar mevcut. Bence bu dönem artık kapandı. Günümüzde herhangi bir şeyi anında deneyimlemediğiniz zaman sonraki yeni teknolojiye kadar çok ciddi zaman kaybı yaşıyorsunuz. Tüm yeni teknolojilerin çok yakından takip edilmesi gerekiyor. Şirketlerin sadece bilişim tarafında değil bunun yanı sıra pazarlama, yönetim ve çalışan tarafında her sabah kalkıldığında ‘biz acaba bir şey kaçırıyor muyuz’ sorusu ile yaşayan bir ekibin olması gereklidir.
Son Yorumlar