Kurumsal İş Uygulamaları alanının global oyuncusu IFS’in dijital dönüşüm süreçlerinde müşteri yaklaşımlarını, önceliklerini ve IFS Türkiye’nin gelecek hedeflerini IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk ile konuştuk. Söyleşimizde pandeminin şirketler üzerindeki olumsuz etkisinin dijital dönüşüm ile azaldığını belirten Öztürk, bu dönemde uçtan uca entegrasyon ve otomasyon teknolojilerinin öne çıkacağına dikkat çekti. Öncelikle dijital dönüşümün bir amaç değil, şirketler adına rekabet avantajı sağlayan bir araç olarak görülmesi gerektiğine vurgu yapan Öztürk, dijital dönüşümün günlük, aylık ya da iki yıllık bir konu olmadığını yaşayan bir süreç olduğunu söyledi…
Pandemi ile şirketlerin iç işleyişlerinde hız kazanan dijitalleşme yatırımları neler oldu?
Dünya genelinde olumsuz etkisini devam ettiren pandemi, günlük yaşamdan iş hayatına kadar birçok konuda köklü değişikliklere neden oldu. Şüphesiz dijital dönüşüm işletmelerin pandeminin neden olduğu olumsuz etkileri azaltmada büyük rol oynadı. Dijital dönüşümünü tamamlamış veya dönüşümüne başlamış, kurumsal iş uygulamaları ile süreçlerini tam entegre bir altyapı ile yönetebilen şirketler bu sürece birkaç adım önde başladı. Şirketler sahip oldukları altyapıyı daha da geliştirmek ve teknolojiden daha fazla yararlanmak için bulut teknolojilerine olan yatırımlarını artırdılar. Henüz bulut ortamına taşınmamış şirketler de bulut teknolojilerine yatırım yapmaya başladılar ve pandemi sürecinde bu yatırımları daha da hızlandırdılar.
Yine bu dönemde uzaktan ve hibrit çalışma yöntemleri öne çıktı. Pandeminin başlamasıyla birlikte iş süreçleri buna uygun olan birçok şirket birkaç gün gibi kısa bir sürede uzaktan çalışma modeline geçiş yaptı. Sonrasında hem ofisten hem de uzaktan çalışmayı bir araya getiren hibrit modele doğru bir geçiş yaşandı. Uzaktan ve hibrit çalışma modellerinin kalıcı olması ve bu yönde şirketlerin yatırımlarının devam etmesini bekliyoruz.
Pandemi sürecinde dijital dönüşüm açısından öne çıkan bir diğer önemli konu ise uçtan uca entegrasyon ve otomasyon teknolojileri oldu. Özellikle üretim sektörlerinde daha önce iş süreçlerinde tam bir entegrasyon sağlayamamış, otomasyona geçmemiş ve süreçlerini manuel olarak yürüten şirketler pandemi sürecinde ciddi kayıplarla ve sorunlarla karşı karşıya kaldılar. Bu nedenle bu süreçte entegrasyon ve otomasyon alanına olan yatırımlarda da önemli artışlar gözlemledik. IFS’in dünya genelinde yaptığı bir araştırmaya göre BT alanında karar verici konumda bulunan yöneticilerin yüzde 52’si dijital dönüşüm harcamalarını artıracaklarını belirtiyor. Mevcut yatırımları korumayı planlayan katılımcılarla birlikte bu oran yüzde 70’e kadar yükseliyor. Kendi müşterilerimizden elde ettiğimiz tecrübeden hareketle önümüzdeki dönemde şirketlerin dijital dönüşüm çalışmalarını daha da önceliklendireceğini ve bu alandaki yatırımların artacağını öngörüyoruz. Göstergeler, Kurumsal İş Uygulamaları pazarında hızlı bir büyüme yaşanacağını gösteriyor. Ayrıca, dijital dönüşümde belirli bir seviyeye ulaşmış şirketlerin teknoloji alanındaki yenilikleri nasıl hayata geçirebilecekleri ve bu teknolojik yenilikleri iş süreçlerine nasıl entegre edecekleri konusunda yatırım yapmak istediklerini gözlemliyoruz. Yapay zeka, büyük veri, dijital ikizler, veri analitiği gibi teknolojiler artık yalnızca büyük şirketler veya teknoloji şirketleri için değil tüm sektörlerde şirketler için büyük bir zorunluluk haline geldi. Ülkemizde de birçok şirket, sağladığı avantajlar nedeniyle bu konuda yatırım yaparken, azımsanamayacak sayıda şirket de yatırım yapmayı planlıyor.
Dijitalleşme yeni çalışma modelleri ve iş yapış şekillerini nasıl etkiledi?
Yaşanan dijital dönüşümle birlikte değişmeyen tek şey müşterilerin verimliliklerini artırmaya ve maliyetleri azaltmaya yönelik ihtiyaçları oldu. Dijital dönüşümün hız kazanmasıyla birlikte hem şirketlerin hem de tüketicilerin beklentileri, talepleri, alışkanlıkları ve davranışları değişti. Eskiden müşteriler bir ürün veya hizmeti satın almak için şirketlerin ayağına giderdi. Ancak günümüzde şirketlerin en önemli konusu ürün ve hizmetleri müşterinin ayağına kadar götürmek ve sürdürülebilirlik sağlamak. Şu an hem satış hem de satış sonrası hizmet alışkanlıklarının tamamını değiştiren bir anlayış söz konusu. “Hizmet”, artık şirketlerin sürdürülebilirliği açısından en kritik konulardan biri. Hizmet sunarken sağlanacak her türlü katma değer ve farklılaştırma, pazarda öne çıkmayı sağlayacak birer rekabet avantajı haline geldi. Müşterinin hayatını kolaylaştırmak, sizi tercih etmesini sağlamak ve katma değerleri yaratmak kritik bir önem kazandı. Getir’in tüm dünyada hizmet vermeye ve büyük başarıya ulaşması bu konunun ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi. Artık çok hızlı değişen ve eskisinden çok daha rekabetçi bir dünyada yaşıyoruz. Şirketlerin geleneksel yöntemlerle bu dünyada var olması pek mümkün değil. İçinde bulunduğumuz yeni dünya düzeninde türünün en iyi ürünlerini, hizmetlerini ve yazılımları kullanmak büyük bir zorunluluk. IFS olarak tüm dünyada ve ülkemizde Saha Servis Yönetimi konusuna yönelik çözümlerimiz ve uygulamalarımızla ağırlık veriyoruz. IFS, bağımsız araştırma şirketi olan Gartner’a göre Saha Servis Yönetimi’nde son 6 yıldır pazar lideri. Zaten, pandemiden önce de dünyada servis alanında yükselen bir trend söz konusuydu. Açıkça görülüyor ki servis ve hizmet sektörü, önümüzdeki dönemin parlayan yıldızlarından olacak. Şirketler, ürün satmaktan hizmet satmaya doğru bir dönüşüm içerisindeler. Türk şirketleri için de bu konu öncelikli hale geldi. Telekom’dan beyaz eşyaya, enerji üreticilerinden gıdaya ve perakendeye kadar, sahada servis sunan pek çok şirkete, Saha Servis Yönetimi çözümümüzle katkıda bulunmayı, dünyadan elde ettiğimiz bilgi birikimini Türkiye’deki şirketlere sunmayı hedefliyoruz.
Dijital dönüşüm projelerinin başarıya ulaşmasını sağlayan faktörler neler. Şirketler bu konuda nasıl bir yol izlemeliler?
Öncelikle dijital dönüşüm bir amaç olmamalı; şirketler dijital dönüşümü rekabet avantajı sağlayan bir araç olarak görmelidir. Dijitalleşmeyi doğru şekilde gerçekleştirdiğinizde ise rekabette avantaj sağlarsınız. Bu adımı yeni pazarlara açılmak ya da yeni alanlarda ürün gamı geliştirmek gibi görebilirsiniz. Dijital dönüşüm bir günlük, altı aylık ya da iki yıllık bir konu değil; yaşayan bir süreçtir. Donanım altyapınız çalışmıyorsa üzerine düzgün bir kurumsal uygulama sistemi kuramazsınız. Kurumsal uygulamalarınız düzgün çalışıyorsa iyi bir analitik sistem kurabilir ve yavaş yavaş buluta açılayım IoT kurayım dersiniz. Büyük veri gibi teknolojileri sağlamlaştırırsınız. Temel olarak bu hiyerarşi, uzun bir süre gündem olmaya devam edecek. Diğer taraftan uzaktan çalışma ve Kurumsal İş Uygulamaları (ERP/EAM/FSM) artık rekabette öne çıkmak, verimliliği artırmak, maliyetleri düşürmek ve büyümek isteyen şirketler için bir zorunluluk haline geldi. Dünya olarak bir değişim sürecine girdik. Değişimi anlayan ve dijital dönüşümü farklılaşmanın, daha rekabetçi, daha yenilikçi ve büyüme odaklı olmanın anahtarı olarak gören şirketler açısından öncelikli olarak atılması gereken ilk adım kurumsal iş uygulamalarını devreye almak olmalı. İster ERP, ister EAM, ister FSM olsun kurumsal iş uygulaması yazılımlarını seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, şirketinize en uygun olan çözümü seçebilmek. Sektörünüze, vizyonunuza ve bakış açınıza en uygun yazılımla ilerlemek en önemli faktördür. Daha sonra ise doğru bir ekiple çalışarak sizin için en uygun ve en doğru çözümün hangisi olduğuna karar vermeniz gerekiyor. Tabii bu çözümün hem bulutta hem de şirketin kendi altyapısında çalışabiliyor olması gerekiyor. Bunun yanında hem satın alma hem de kiralama seçeneklerinin de olması şirketler için artı bir değer yaratır.
IFS olarak bu süreçte şirketlere nasıl bir yol haritası sunuyorsunuz? Şirketlerin ihtiyaçları neler?
Bir dijital dönüşüm şirketi olarak tüm sektörlerde işletmelerin daha çevik, daha verimli, daha kârlı ve hepsinden önemlisi sürdürülebilir olmalarını sağlamak için değişen şartlara ve ihtiyaçlara uygun çözümler geliştiriyoruz. IFS olarak teknolojiyi, işletmelere rekabet avantajı sağlayacak bir modelle sunuyoruz. Bize göre dijital dönüşüm, rekabet edebilmenin, hatta rekabette fark yaratmanın olmazsa olmazı ve dijital dönüşümün temelinde de kurumsal iş uygulamaları yatıyor. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki gibi işletmelerde dijital dönüşümün de bir hiyerarşisi bulunuyor. Dijital dönüşüm hiyerarşisinin en alt katmanında bilgisayarlar ve sunucular gibi donanımlar bulunuyor. Bunların üzerinde de farklı departmanlardan şirket içinde oluşan bilgilerin toparlanıp birbiriyle olan etkileşimini sağlayan bir yapı var. Bu, kurumsal kaynak planlama (ERP) gibi iş uygulamalarından oluşuyor. Dolayısıyla bir işletmedeki Üretim, Planlama, Ar-Ge, Kalite, Satış/Pazarlama, Tedarik Zinciri, Finans ya da İnsan Kaynakları gibi herhangi bir iş sürecinde oluşan bilgiler ERP sisteminde tutuluyor ve böylece bütün çalışanlar ve operasyonlar tarafından kullanılabilir hale geliyor. “Dijital Dönüşümün en temel katmanı” ERP uygulamalarıdır diyebiliriz. Son olarak bu iki katmanın üzerinde ise büyük veri ve analitik, yapay zeka, Endüstri 4.0, IoT ve bulut bilişim gibi teknolojiler bulunuyor. Tüm bunların uyum içinde çalışabilmesi için de tam entegre bir ERP altyapısı oluşturmak en büyük gereklilikler arasında yer alıyor. ERP sistemlerini kullanmanın ise iki yolu vardır. Birçok Türk şirketinde olduğu gibi küçük küçük adacıklar ve bu adacıkların birbiriyle olan bağlantısının kurulması modeliyle ilerlenebilir. Fakat bu, daha masraflı ve meşakkatli bir yöntemdir. Diğeri ise dünyada kullanılan ERP sistemleridir. Bu sistemlerde her nokta uçtan uca birbirine bağlıdır. IFS de bu modelin dünyadaki en başarılı örneklerinden biridir.
Hedefleriniz, öncelik ve odaklandığınız alanlar konusunda bilgi verebilir misiniz? 2022 vizyonunuz nedir?
Endüstriyel büyümeye önem veriyoruz ve bu nedenle yalnızca kişisel büyümenin değil, endüstriyel büyümenin de bir parçası olmayı hedefliyoruz. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz etkinlikler bu konuda örnek teşkil ediyor. Farklı endüstrilerin gelişmesine şirket olarak katkı sağlamak en büyük önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bunun dışında biz insana yatırım yapan bir firmayız. Ekiplerimizi büyüttük 2021 yılında yüzde 40 büyüme sağladık. 2022 yılı için şirket özelinde genel anlamda yüzde 33 büyüme hedefimiz var. Bu büyümeyle doğru orantılı şekilde partner sayımızın da artmasını hedefliyoruz. Fiziksel olarak 3. Ofisimizi açtık. Şirket çalışanları ve yönetici kadromuzdaki kadın-erkek dağılımının eşitliğine önem veriyoruz. 2021 yılı verilerimize göre çalışanlarımızın yüzde 43 kadın, yüzde 57 erkek olarak seyrediyor ve yönetici sayımızın yüzde 44’ünü kadın çalışanlarımızdan oluşuyor. Bu verilerle de gurur duyuyoruz. 2022 yılında bu dağılımın yüzde 50 kadın, yüzde 50 erkek şeklinde ilerlemesini hedefliyoruz.
Son Yorumlar