Bulut Bilişim Teknolojilerinde nasıl bir rol üstleniyorsunuz?
“Bulut ile entegre, flash ile hızlandırılmış sistemler” inşa eden NetApp olarak, işletmelerin dâhili BT mimarilerini, tercih ettikleri bulut sistemiyle birleştirme sürecinde onlara veri yönetimini yürütme konusunda yardımcı oluyoruz. 6.2 milyar dolarlık ciromuz, Cisco, VMware, SAP, Microsoft, Oracle ve Citrix gibi güçlü iş ortaklarımız ve dünya çapında 150 ofiste 12 bin çalışanımız ile veri depolama ve yönetimi alanında faaliyet gösteren lider bir şirket olarak, inovatif çözümlerimizle bulut ortamlarına yatay ölçeklendirme yapabilen bir tümleşik veri depolama platformu ile kurumsal kullanıcılarımızın karşısına çıkıyoruz.
NetApp perspektifinden değerlendirdiğimizde, şu anda, bu kritik süreçlerin çözümünde IDC’nin “dünyanın bir numaralı depolama işletim sistemi” olarak tanımladığı NetApp Data ONTAP üzerine inşa edilmiş 300’den fazla bulut hizmeti bulunuyor ve 175’ten fazla bulut servis sağlayıcısı bundan faydalanıyor. Data ONTAP, hizmet otomasyonu ve analitikler düzeyinde, kendi kendini yöneten depolama, depolama altyapısında uçtan uca erişilebilirlik veri kontrolü, otomatikleştirme ve analiz işlevleriyle kişileri değil kapasiteyi sorunsuz bir şekilde ölçeklendiriyor.
Kurumsal kullanıcıların talepleri doğrultusunda flash ile hızlandırılmış ve bulut ile entegre edilmiş depolama çözümleri için paylaşımlı ve bağımsız altyapılar geliştirmeye odaklanan inovasyon stratejilerimiz de mevcut. Entegrasyon kavram ve uygulamalarının çok kritik bir öneme sahip olduğu günümüzde mobil, bulut bilişim, büyük veri ve güvenlik uygulamalarını birbirinden ayırmak bir o kadar zor. Bu nedenle SAN, NAS ve depolama sanallaştırmasını tek bir hibrit yapıda sunan ilk kurumsal depolama sistemi NetApp FAS serisi farklı iş yüklerine göre geliştirilmiştir. NetApp’ın yatayda genişleyebilen en güçlü depolama sistemi olarak tanımlanan yüksek performans odaklı platformu FAS8080 EX ve en uygun fiyatla piyasaya sürülen, ekosistem ile üstün entegrasyon sağlayabilen ve veri yönetiminde sadeleşmeyi getiren giriş seviyesindeki FAS2500 verimliliğe odaklanan bu platformların en yenileridir. Kullanıcıların iş gücüne, konuşlandırma modeline ve veri türüne göre uyarlanabilen bu çözümler, aynı zamanda personel, zaman ve para açısından kaynakların daha akıllıca tahsis edilmesini de sağlıyor. Bu noktalar, KOBİ’ler için en kritik değerlendirme ve karar başlıklarını oluşturuyor. Özellikle fiyat/performans dengesinde sektör liderliğine oynayan giriş seviyesindeki yeni FAS2500 hibrid veri depolama ailesi, operasyonları basitleştirmesinin yanı sıra, ekosistem ile üstün entegrasyonu, sistem ömrünü uzatan ve maliyetleri azaltan özellikleriyle işletmelerin verimliliğini artırıyor. Genişletilmiş flash desteği sayesinde iş yüklerini yüzde 46 oranında hızlandıran yeni FAS2500, kullanılabilir kapasiteyi de yüzde 48 oranında artırıyor. Hızlı ve güvenilir veri yönetimi kabiliyetleriyle ön plana çıkan FAS2500, ofis kullanımından veri merkezine ve buluta kadar çok geniş bir BT ortamında kullanılabiliyor ve veri yönetiminde sadeleşmeyi getiriyor. FAS2500, aynı zamanda iş operasyonlarını riske atmadan müşterilerin satınalma maliyetlerini daha iyi idare etmelerini ve tekrarlanan işlemlerin gerektiğinde otomatik hale getirilmesini sağlıyor. Tüm bunlar KOBİ’ler için çok büyük avantajlar.
Güvenlik, bulutlar arası geçiş esnekliği, yedekleme gibi kritik noktalarda hassasiyeti olan ve “Hizmet aldığım sağlayıcıyı değiştirirken zorluk çeker miyim” sorusuna net yanıt almak isteyen işletmeler için de Data Fabric vizyonumuzu ve Steelstore ürünlerimizi sunuyoruz. Data Fabric hızlı ve güvenilir hibrid sistemleri inşa etmek için en doğru mimarilerden biri. Sunduğumuz bu çözüm, verinin bir buluttan diğerine kolaylıkla taşınmasını, kesintisiz ve sorunsuz bir şekilde yönetilmesini sağlıyor. Aynı zamanda müşterilerimizin mevcut BT altyapılarını maliyet avantajı ve esneklik açısından iyileştiriyor ve iş etkisini artırıyor. Örneğin KOBİ’ler, ihtiyaçları değiştiğinde bulut tercihlerini de değiştirebiliyorlar ve biz de ihtiyaç değiştiği an farklı bir buluta geçmek için uygun altyapıyı müşterilerimize sağlıyoruz. Bununla birlikte yakın zamanda gerçekleşen 80 milyon dolarlık Steelstore ürün grubu satınalmasıyla hibrid bulut stratejilerimizi ve hizmetlerimizi optimize eden önemli bir adım attık. Heterojen bir yedekleme sunan Steelstore ürün grubu sayesinde işletmeler, güvenlik endişesi duymadan mevcut veri koruma altyapılarını kolaylıkla özel ve genel bulut ortamlarına güvenli ve etkin bir şekilde taşıyabiliyor, lokalde ve bulut üzerinde yedekleme ve sistem kurtarma yapabiliyorlar. Çünkü hibrid bulut, üstün bir esneklikle ölçeklenebilirliğe dair endişeleri ortadan kaldırıyor. Hem genel hem de özel bulutun avantajlarından aynı anda yararlanmak isteyen işletmeler, esnek hibrid bulut modeline geçiş yapıyor çünkü özel ve genel buluttan oluşan, bazı sunucu kabiliyetlerinin de şirket içi sistemlerde tutulduğu bir hibrid yaklaşımı, işletmelerin maliyet tasarrufu ve yüksek ölçeklenebilirlik taleplerine yanıt verebiliyor.
Bulut Bilişime geçecek kuruluşlara önerileriniz nelerdir?
Öncelikle işletmelerin ihtiyaçlarını çok iyi belirlemeleri gerekiyor. Uygulamaların öncelikleri, güvenlik seviyeleri ve regülasyonlara göre sınıflandırılması gibi kritik noktaların değerlendirilmesi lazım. Aynı zamanda karar vericilerin servis seviyesi (SLA) taleplerine göre hangi uygulamaların bulut bilişim üzerinde kullanacağına, hangi uygulamaların kendi ortamlarında yönetilmesi gerektiğine karar vermeleri gerekiyor. Alınan bulut hizmetlerine göre de, telekom altyapılarının sağlam ve kuvvetli olması gerekiyor ki, uygulamalarında bir kesintiye ve/veya performans sıkıntılarına maruz kalmasınlar.
En önemli unsurlardan biri de, hizmet sağlayıcının uzmanlığı ve yetkinlikleridir. Servis sağlayıcının felaket kurtarma ve veri koruma alanında 7/24 kesintisiz hizmet verebilmesi, BT yöneticilerinin işini kolaylaştıran, şirket çalışanlarının verimliliğini ve müşteri memnuniyetini artıran en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Hizmet sağlayıcıların işletmelere olası tehditleri ve merkezileştirilmiş kapsamlı bulut yönetiminde kullanılabilecek çeşitli erişim kontrol politikalarını da ayrıntılı şekilde anlatması, müşterilerini bilgilendirmesi gerekir. Ayrıca şirket içindeki veri merkezlerinde tutulmayan verilerin kötü niyetli kişilerce kontrol altına alınabileceği endişesi yaşayan BT yöneticileri, artık hibrid buluta taşıdıkları verilerin ve uygulamaların güvenliği konusunda yine güçlü ve hizmet kalitesi kanıtlanmış servis sağlayıcılara güvenmeli. Fakat kurumsal veri ve uygulamalarının nasıl işlediğini de takip etmeye devam etmeli. Satın alma maliyetini ve fiziksel donanımları yönetme süreçlerini en aza indirgeseler de sistemlerine tam erişim sağlayabilecek durumda olmaları ve günlük operasyonlarını yürütmelerini sağlayan fikri mülkiyetlerini koruyabilmeleri önemli.
Bununla birlikte BT yöneticileri, lokal ve global yasal düzenlemeleri ve yönetmelikleri de dikkate almalı. Hibrid bulut ortamındaki güvenlik sistemlerinin kontroller sırasında denetçileri de tatmin etmesi gerekiyor. Sırf bu yüzden bazı şirketler müşteri verilerinin güvenliğinden ve uyumluluk yönetimi endişelerinden dolayı genel bulutu tercih etme konusunda sıkıntı yaşıyor. Bulut hizmet sağlayıcılarını araştırdıktan sonra, çoğu zaman birçoğunun güvenlik kontrollerini yeterince görünür kılmadığını fark ediyor. Aynı zamanda denetçilerin gerekli incelemeleri yapabilmeleri için verilere kolaylıkla erişip erişemeyeceklerinden endişe duyuyorlar. Her ne kadar verilere erişimin zor olması bazı durumlarda avantajlı olsa da, proaktif BT yöneticilerinin hibrid bulutta yasal düzenlemeler için daha şeffaf bir yaklaşımı benimsetecek servis sağlayıcılara yönelmeleri gerekiyor.
Bulut bilişim konusunda ülkemiz ve bölge arasında çok ciddi farklılıklar olmamakla birlikte ekonomi, nüfus ve sosyal farklılıkların, bilişim ve bulut bilişime yansımaları görülebiliyor. Dünyada gelişmiş ülkelerin yatırımları ile ülkemizi ve bölgeyi karşılaştırdığımızda, katma değerli servislerden ziyade altyapı yatırımlarının oranının daha yüksek olduğunu, sektör çalışanlarına ve yerel servislere ayrılan bütçelerin ise daha düşük olduğunu görebiliriz. Bu oranları değiştirecek politikaların devreye sokulması ülkemizin bölgedeki etkinliğini de artıracaktır. Kamu, üniversite, özel sektör nezdinde bulut bilişim uygulamalarının artırılması Türkiye’nin bölgede, hem ekonomik hem de stratejik etkinliğinin artmasına da yol açacaktır. Bu noktada bölge ülkelerini bir rakip değil bir pazar olarak görüp aslında oluşturulacak kamu bulut bilişim servislerinin 80 milyona değil, 100 milyonlarca bölge insanına servis vereceğini göz önünde bulundurmak çok önemli.
Unutulmaması gereken konulardan biri de yurt dışı merkezli sunulan bulut bilişim servislerine alternatif servislerin kamu eliyle kamu kurumlarına sunulması bir zorunluluktur. Bu nedenle kamu kendi bulut hizmetlerini sunacak altyapıyı kuracak inisiyatifi bir an önce devreye sokmalı ve hizmet stratejisini geliştirmelidir. Kamu bulutunu, ülkemizde yıllardır gündemde olan ancak hala istediğimiz bir noktaya gelemeyen bilişim üreticisi ve ihracatçısı rolünü kazanmak için de büyük bir fırsat olarak değerlendirebiliriz. Bu doğrultuda artık yapmamız gereken gelecekte BT’yi şirketlere veya kamu kurumlarına göre düzenlemek değil, BT’nin ve yeni teknolojilerin kurumları yönlendirmesine izin vermek olmalı. Gartner’a göre BT bütçelerinin yüzde 60’ından fazlası bugün mevcut BT altyapılarına ayrılırken, sadece yaklaşık yüzde 15’i yeni teknolojilere harcanıyor. Bir de bu rakamların tam tersi olduğunu düşünün… Bunun için, teknolojinin ekonomik bir kalkınma aracı olabilmesi için, kamu kurumlarından üniversitelere kadar işbirliği halinde çalışmalı, yasal düzenlemelerden özel eğitim olanaklarına kadar geleceğe dönük adımlar atmalıyız.
Son Yorumlar