Ülkemizde bugüne kadar yapılan sunucu yatırımlarına baktığımızda aslında mevcut donanım kapasitesinin %50’sinden fazlasının atıl durumda kaldığının ve yapılan yatırımın efektif kullanılmadığını gördük.
Varolan kaynakların daha verimli kullanımını sağlayan Sanallaştırma Teknolojileri ile günümüzde şirketler artan iş sürekliliği ile daha çevik ve etkili yönetim çözümüne sahip olabilmek adına sanallaştırma teknolojilerinin kullanımına geçiş süreçlerini hızlandırmış bulunmaktadırlar.
Pazarda Vmware, HyperV, Citrix gibi sanallaştırma teknolojilerinin varolduğunu düşünürsek IDC’nin 2012 Q2’de açıkladığı raporda Microsoft Hyper-V Sanallaştırma Teknolojisi %41.9 pazar payına yükselmiş ve en yakın rakibini %3.2 pazar payı ile geçerek Türkiye’de Pazar Liderliğine ulaşmıştır. Ayrıca dünyada Hyper-V’nin liderliğe yükseldiği 11 ülkeden biri de olması ülkemiz açısından sevindiricidir.
Sanallaştırma teknolojilerinin ilk kullanım amacına baktığımızda, temelde mevcut varolan ve kullanılmayan donanım kapasitesini kullanmak ve iş sürekliliğini sağlamaktır. Şirketler bu sayede kendi özel bulutlarını oluşturmaya başlamış ve sunucu hizmetlerini kendi şirketlerinde vermeye devam ederken bu çözümün getirmiş olduğu terminal server mimarisi ile de tanışarak sanal masaüstü gibi yapıları da kullanmaya başlamışlardır. Bu yapıların sağlamış olduğu ince istemci kullanım olanağından da yararlanarak donanım ve yazılım tarafında da merkezi yönetim ile birlikte maliyet olarak da birçok açıdan tasarruf sağlamış bulunmaktadırlar.
Genel bulut yapısına birçok şirketin günümüzde bir direnç ile yaklaştığını ve tüm sunucularını genel bulutta bulundurma yapısı ile çalışmak istemedikleri apaçık ortadadır. Ancak geleceği gören IT yöneticileri hem şirket içi sunucularını yöneterek hem de bu sunucularını genel bulutta felaket kurtarma senaryosu için barındırarak hibrid (karma) bulut yapısına geçiş yapmış bulunmaktadırlar. Sanallaştırılmış bir sunucunun buluta taşınması ve bulutta çalışmaya geçiş süreci her zaman normal bir donanımsal sunucudan daha hızlı ve kolay olmuştur.
Sanallaştırma teknolojisinin sağlamış olduğu hızlı işlemci ve ram arttırma veya azaltma da sunucularda esnekliği sağlamakta ve bu sayede ihtiyaç halinde sunucunun kullanacağı kaynaklar kolayca ayarlanabilmektedir. Bu bağlamda yine IDC analiz firması tarafından yapılan Virtualization Tracker adlı araştırmaya göre, piyasaya çıkan yeni sunuculardaki sanallaştırma oranına bakıldığında yine Microsoft Hyper-V Sanallaştırma Teknolojisi yüzde 44.7 oran yakalayarak en yakın rakibini yüzde 10.6 geride bırakmıştır. Microsoft’un Azure teknolojisi de sanallaştırılmış sunucuyu buluta kolayca taşıma, ihtiyaç halinde sağlamış olduğu esneklik ile sunucu kaynaklarını arttırma ya da azaltmayı destekleyen genel bulut çözümlerindendir. Bu teknoloji ile sunucunuzun yedeğini bulutta barındırabildiğiniz gibi, aynı şekilde sunucularınızı direkt bulut üzerinden de çalıştırabilmektesiniz.
Bu bağlamda Treo Bilgi Teknolojileri olarak hibrid (karma) bulut yapısının sanallaştırma teknolojileri ile birlikte önümüzdeki 5 yılda revaçta olacağını, özellikle anlık yüksek donanım ihtiyacı duyan sunucuların bu şekilde genel bulutta bulundurularak birkaç saatlik veya günlük ihtiyacın karşılanacağını, bu sayede de gereksiz yapılan donanım yatırımlarının indirgeneceğini ve tasarruf sağlanacağını öngörmekteyiz.
Treo Microsoft Çözümleri Takım Lideri Filiz Babacan “Microsoft’un yeni vizyonunun Bulut yapısına geçiş olduğunu, Microsoft’un geçtiğimiz yıllarda yaptığı mevcut AR-Ge çalışmalarının ve yatırımlarının %80’den fazlasının bulut ve sanallaştırma teknolojileri olduğunu, Hyper-V Sanallaştırma Teknolojisi ile birlikte Azure bulut çözümünün bu Ar-ge çalışmalarının meyvesi olduğunu belirtti.”
Son Yorumlar