Türkiye’de 75. yılını kutlayan IBM Türk Genel Müdürü Isabel Gomez Cagigas IT Network Dergisine özel açıklamalarda bulundu.
Isabel Gomez, 75. Yılını kutlayan IBM Türkiye’nin Genel Müdürü olarak IBM’in Türk iş dünyasına değer ve vizyon katan, bilişim sektörüne öncülük eden bir şirket olarak istikrarlı gelişimini gelecek yıllarda da sürdürmesine çok önem verdiğini belirtti.
IBM, bu sene Türkiye’deki 75’inci yılını kutluyor. Böyle bir dönemde IBM Türk’ün Genel Müdürü olarak görev yapmak benim için gurur verici bir ayrıcalık. Bu görev aynı zamanda büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor, çünkü IBM, bilgi teknolojilerinin Türkiye’deki gelişiminde önemli bir rol üstlenmiş bir şirket olarak öne çıkıyor.
IBM Türk’ün 75 yıllık tarihinde gurur duyarak vurguladığımız başarılardan bazıları arasında 1960 yılında Karayolları Umum Müdürlüğü tarafından kullanılmaya başlanılan Türkiye’nin ilk bilgisayarının IBM markası taşıması; ilk jenerasyon bilişim uzmanlarının hep IBM markasıyla yetişmiş olması; kredi kartı otorizasyonunun elektronik ortamda gerçekleştirilmesi için gereken iletişim protokollerin geliştirilmesinin dünyada ilk kez Türkiye’deki bir müşterimizle birlikte gerçekleştirilmesini sayabilirim.
Bugün IBM, 5 şehirde ofisleri (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana) ve IBM Çözüm Ortaklarını da kapsayan güçlü ekosistemi sayesinde Türkiye’de yaygın hizmet verebilen en büyük bilişim firmasıdır. Türkiye, IBM yönetiminin stratejik olarak önem verdiği 20 “Büyüyen Ülke” arasında bulunmaktadır.
IBM’in Türk iş dünyasına değer ve vizyon katan, bilişim sektörüne öncülük eden bir şirket olarak istikrarlı gelişimini gelecek yıllarda da sürdürmesi, Genel Müdür olarak benim en önem verdiğim konulardan bir tanesi olarak öne çıkıyor. Bu amaçla IBM’in –bir nevi DNA’sı olarak tanımlayabileceğimiz- “THINK”, yani “fikre önem verme” prensibine; “müşterilerimize değer sağlayan çözümler sunma” kültürüne; teknoloji bilgimizi sektörel uzmanlıkla zenginleştirme konularına çok önem veriyoruz. IBM’in 170’den fazla ülkede gerçekleştirdiği projelerden elde edilen bilgi ve tecrübe birikiminin Türkiye’ye kazandırılması için çalışıyoruz. Biz, IBM Türk olarak, Türkiye’yi geleceğin akıllı dünyasına hazırlamak istiyoruz.
Akıllı dünya, teknolojinin yaşamımızı, toplumsal düzenimizi, alışkanlıklarımızı yeniden şekillendirdiği bir dünya. Nasıl 18’inci yüzyılda buhar gücü, 19’uncu yüzyılda elektrik ve 20’inci yüzyılda fosil yakıtlar ekonomik bir değer oluşturdu ise, “veri”nin gerçek bir “ekonomik değer” sağlayacağı bir dünyadan bahsediyoruz.
Günümüzde aslında tüm başarılı şirketler aynı “işe” önem veriyor: inovasyon. Ne tip ürünler veya hizmetler sunduklarından ve boyutlarından bağımız olarak; büyüyen tüm şirketlerin ortak özelliği karşılanmayan müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilmedeki başarılarıdır. Doğru, yerinde ve başarılı karar alma süreci ise içgüdülere dayalı olarak değil, gerçek, somut ve elle tutulur verilerle yapılandır. Veri patlamasının yaşandığı dönemin tam ortasındayız ve bugün dünyadaki 3.2 milyar insan mobil iletişimi kullanıyor. Sadece işletmeler değil bireyler dahi kendi bilgilerini bulutta depolamaya yöneliyorlar. Sosyal ağların ise her yaştan her segmentteki vatandaş, kamu ya da özel kurum ve organizasyon tarafından kullanıldığı gözlemleniyor. Karar verme süreçleri dahil diğer kurum içi süreçler için de analitik çözümlere yönelim hız kazanıyor. Bununla birlikte çalışanlar bir diğer başka önemli kaynağa daha sahip oluyorlar: birbirlerine daha iyi erişim, deneyim paylaşımı ve güçlü iletişim.
Böyle bir dünyada başarılı olmak, sadece teknolojik araçlara sahip olmaya dayanmayacak; en son model aygıtlar farklı olmaya yetmeyecek. Başarının anahtarı, bu teknolojik imkanlar ile iş bilgisini, sektör bilgisini ve hatta sosyal bilimleri bir araya getirebilmekle mümkün olacak. Örneğin, Rio De Janerio Belediye Başkanı şehri toprak kayması, sel gibi doğal felaketlerden korumak için veri analitiği imkanlarından yararlanıyor. Güney Afrika’da vatandaşlar, akıllı telefonları aracılığıyla su kaynaklarındaki kirlilikleri tespit edip yetkililere bildiriyorlar. ABD’de doktorlar IBM Watson sistemi üzerinde sağlık sistemini kökten değiştirecek yenilikler üzerinde çalışıyorlar.
Akıllı dünyada “bilgi güçtür” anlayışı, yerini “paylaşılan bilgi güçtür” yaklaşımına bırakıyor. Bu bağlamda kazananları ve kaybedenleri belirleyecek unsur, kurumların hızla gerçekleşen değişime adapte olup olmama konusundaki yaklaşımlarına dayanıyor.
IBM, “Akıllı Dünya” (Smarter Planet)’nın gelişimine ayak uyduran değil, bizzat tanımlayan ve önderlik eden bir şirket olarak öne çıkıyor. Bunu Ar-Ge kabiliyeti, 102 yıllık şirket kültürü ve küresel sektör bilgisi sayesinde gerçekleştiriyor.
IBM Türk olarak, gelecek yıllar için hedefimiz Türkiye’deki “Akıllı Dünya”ya hazırlamak. 75 yıldır bize güvendiğiniz için teşekkür ederiz.
Son Yorumlar