Wi-Fi 6E Nedir? Videoyu İzleyin!
Öncelikle sizden pandemi dönemine yönelik çalışmalarınız ve pandemi döneminde öne çıkan teknolojileriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Geçtiğimiz yılın getirdiği koşullar kurumlar üzerinde kalıcı izler bıraktı ve geleneksel iş modellerini köşeye sıkıştırdı. Başlarda, iş sürekliliğini sağlamak için işletmelerin değişen gereksinimlere ayak uydurmaları gerekiyordu. Günümüzde ise geçtiğimiz yıldan alınan dersler ışığında kurumlar yeni iş gerçekliklerine uyum sağlamak ve bu koşullar altında büyümekle yetinmekle kalmıyor. Aynı zamanda, gelecekte meydana gelebilecek iş anlamındaki yıkıcı değişikliklere hazırlanacak, daha esnek ve dirençli BT altyapısını mümkün kılacak teknolojilere de yatırım yapmaya devam ediyorlar[1]. Bir diğer ifadeyle kurumlar, çalışma koşullarına uygun ve değişkenlik gösterebilen BT mimarilerini kurmak ve devamlılığını getirmek istiyorlar. Günümüz iş dünyasının dağıtık ağ yapısı, kurumların sınandığı bir diğer önemli konudur. Uygulamalar ve iş yüklerinin veri merkezi ile bulut üzerinde dağıtık bir halde bulunmasının yanı sıra, kullanıcılar da kampüs, veri merkezi, şube ve uzaktan çalışma noktalarına dağılmış vaziyettedirler. Bu esnada, birbiriyle uyumsuz çalışan yönetim araçları ve çoklu mimariyle birlikte BT hizmetini bu dağıtık konumlar üzerinde sunmak daha da zorlaştı ve bunun sonucunda ağ daha da parçalı bir hale büründü. Aruba geçtiğimiz aylarda HPE Discover 2021: Kenar Teknolojilerden Buluta Konferansı’nda kurumların ağ operasyonlarını kolaylaştırmaları ve BT’den aldıkları verimi en üst düzeye çıkarmaları için tasarlanan Aruba Kenar Servisleri Platformu’na (Aruba ESP) getirdiği bir dizi yeni yetkinlik ve çözümünü duyurdu. Getirilen güncellemeler, Aruba ESP’nin tam kalbinde yer alan yapay zeka destekli ağ yönetim ve analiz platformu Aruba Central için yapay zeka operasyonları (AIOps), Nesnelerin İnterneti (IoT) ve güvenlik özelliklerinin yanı sıra, Akıllı Kenar’a özgü oluşturulan Aruba CX Anahtarlama portföyüne eklentileri içeriyor. Bu gelişmeler sayesinde BT ekipleri ağlarını kenardan buluta genişletebiliyor. Böylece günümüzün bir hayli dağıtık kurumsal ağ ortamında bilhassa önemli hale gelen çeviklik ve basitlik, yepyeni seviyede mümkün kılınıyor.
Geçtiğimiz günlerde duyurulan Aruba – Pensando iş birliği ile geliştirilen Anahtarlama Mimarisinin bir sonraki evrimi diyebileceğimiz Aruba CX 10000 serisi Anahtar Çözümleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Kurumların tıpkı hiper ölçekli altyapı hizmeti sunan dev şirketler gibi performans gösteren ve ölçeklenen ağ altyapıları oluşturmasını ve çalıştırmasını sağlayan sektörün ilk dağıtık hizmetler mimarisi, Aruba ve Pensando tarafından devreye alındı. Aruba’nın CX 10000 Serisi Anahtarlama çözümü, türünün en iyisi Aruba veri merkezi L2/3 anahtarlama çözümüyle sektörün tek, Pensando’nun tamamen programlanabilir veri işleme ünitesini (DPU) bir araya getirerek, veri merkezi anahtarlamalarında yeni bir kategoriyi temsil ediyor. Böylece hem kablo hızı performansı hem de toplam sahip olma maliyetlerindeki kırılımla geleneksel veri merkezi L2/3 anahtarlarına performans iyileştirmelerini, büyüklük mertebesini ve durum bilgisi veren yazılım tabanlı hizmetleri ölçeğine göre sunuyor. Bu çözüm sayesinde modern uygulamaların ve BT organizasyonlarının gerektirdiği hibrit bulut sistemini sağlayan eski yazılımlar ile uygulamalar devre dışı kalıyor. Pensando’yla birlikte geliştirilen Aruba CX 10000 Serisi Anahtarı, eski mimarilerin getirdiği kısıtlamaların üstesinden gelen tamamen yeni nesil bir anahtarlama çözümüdür diyebiliriz.
Aruba Ülke Teknik Müdürü Oğuzhan Eren Wi-Fi 6E’nin detaylarını anlatıyor:
Uzaktan çalışma döneminin hayatımıza girdiği bu dönemde teknolojinin gelişimi kadar güvenliğin önemi de ön plana çıktı. Ürünlerinizdeki sunduğunuz güvenlik politikanız ve farklılıklarınız nelerdir?
Pandemi sonrası dönemde hem ev hem de ofislerde çalışabileceğimiz yeni hibrit çalışma modeline hazırlıklı olmalıyız. Artık kesinlikle değişmesi gereken fiziksel ofisin bu yeni model altında neye dönüşeceğini görmek ilginç olacak. Yaşama, çalışma ve iletişim kurma, önceliklerimizin ve beklentilerimizin hepsi geri dönülemez bir şekilde pandemi tarafından değişime uğradı. Yeni gerçekliğimize ve yakın geleceğimize uygun bir ofis tasarlamak, ağ altyapılarından fiziksel mimarilere kadar her bir noktayı yeniden düşünmek şirketler için zorlayıcı olacaktır. 2020 yılının büyük bir çoğunluğunda boş duran ofislerle birlikte birçok şirket masraflarını önemli ölçüde kısma ve gayrimenkul maliyetlerinde tasarrufa gitme fırsatı buldu. Şirketlerin çalışma alanlarını pandemi sonrası daha iyi düzenleyeceklerini ve bu durumun ise çalışanlara çok iyi geleceğini düşünüyorum. Gelecek nesiller kübik ofisleri artık başarının anahtarı olarak görmeyecek. Çalışanların daha hareketli olmasıyla birlikte kübik ofiste (ya da masada) kim önceden yer tutarsa, çalışma alanı ona ait (kısıtlı bir süreliğine) olacak. Şirketler için bunu sağlamanın en verimli yolu dijital bir çözümden, bir mobil uygulamadan geçiyor. Böylece çalışanlar hangi çalışma alanının müsait olduğunu bilebilecek, belirli bir süre için yer ayırtabilecek ve diğer toplantı katılımcılarıyla konumlarını paylaşabilecekler. Kısıtlı alanla birlikte bu rezervasyon sistemi daha da önem kazanıyor. Çalışanlar dönüp dolaşıp çalışacak yer ararken, şirketler de değerli vakitlerinden olma ve verimliliğin etkilenme riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Buradaki amaç, çalışanların masa ya da toplantı odasını kolaylıkla ayırtmalarını sağlamak olmalı. Ofis ortamındayken, verimliliği ve üretkenliği artırmak adına konum bilgisi ve Bluetooth özellikleri hem çalışanlara hem de ziyaretçilere yol göstermek için kullanılabilir. Bu trendleri keşfederken, yeniden tasarlanan ofislerin her ölçekteki cihazları, kullanıcıları ve platformları destekleyecek kablosuz ağ altyapısına ihtiyaç duydukları da gün yüzüne çıkıyor. Bunun yanı sıra, yapay zekayla güçlendirilmiş ve öngörüler sunan bir ağa da gereksinim duyulacaktır. Ağ performansını, operasyonel verimliliğini sağlamanın ve eşi benzeri görülmemiş büyüklükteki verilerden iş anlamında katma değer yaratmanın tek yolu da budur. Bu yöntem aynı zamanda herhangi bir dağıtık ağın doğasında yer alan güvenlik risklerine verilecek tek cevaptır. Bir dizi Nesnelerin İnterneti ve yönetilmeyen kullanıcı cihazları için BT ekiplerinin bunlara ayıracak zamanları ya da bu riskleri manuel olarak yönetecek görünürlükleri yok. Ortak alanda bir araya gelme ve sosyalleşmenin artışı, daha fazla müşteri ve ziyaretçinin de ofisi tercih edeceği anlamına gelir ve bu, yönetilmesi gereken farklı erişim düzeyleri yaratır. Otomasyon çözümü, ziyaretçilerin hem ağ üzerinde yapabileceklerini hem de görebileceklerini sıkı bir şekilde yöneten güvenlik politikalarını ve erişimlerini basitleştirir. Dönüşen ihtiyaçlar ve davranışlarla yeni teknolojilere, bütçelere cevap verebilecek çalışma alanlarındaki verilerden beslenen ağların ölçeklenebilir olması gerekiyor. Hatta, kurumsal ağların işlevi o kadar büyük ki, altyapı yatırımlarının hibrit çalışma alanlarını devreye sokmakla değil, geleceğin değişimlerine hazır ve çevik şirketler yaratmakla ilişkili olduğunu düşünüyorum. Fakat tüm bu yatırımlar finansman gerektirir. Buradan hareketle, Aruba’nın hibrit çalışma modeli şirketlere, bütçelerini stratejik bir şekilde nasıl kullanabilecekleri ve geleceğin çalışma ortamını sağlayacak bir ağı nasıl oluşturabilecekleri konusunda yol gösterecektir.
Günümüzün öne çıkan Wi-Fi 6 teknolojisini ve bu teknolojinin farklılıklarını sizden dinleyebilir miyiz?
Günümüzün rekabetçi ve dinamik iş yeri ortamında küçük şirketler sanal ya da fiziksel mağazalarda fark etmeksizin müşterilerine yüksek kalitede deneyim sunmaya çalışıyor. Bunu yapabilmek için müşterilerinin beklentilerini artıracak deneyimlere ve çalışanlarını çok daha verimli hale getirecek sağlam, güvenli bir ağ altyapısına ihtiyaçları var. İş operasyonlarınızı iyileştirmek ve etkileyici bir müşteri deneyimi sunmak için, hem kapasite hem de güvenlik özellikleriyle donatılan Wi-Fi teknolojisinin en son hali olan Wi-Fi 6 ile ilk adımı atabilirler. Fakat büyük şirketlerin aksine küçük işletmeler, BT uzmanlığı ve gelişen teknolojilerin uygulanması için gerekli kadronun eksikliğini sık sık yaşıyorlar. Küçük işletmelerin ihtiyaçları için tasarlanmış Aruba’nın yeni Wi-Fi 6 (802.11 ax) erişim noktaları (AP) ile beraber bu eksiklik artık ortadan kalkıyor.
Wi-Fi 6E’nin kurumlara kazandırdığı farklılıklar ve rekabet adına sağladığı avantajlar nelerdir?
Wi-Fi teknolojisinin en son inovasyonu Wi-Fi 6E ile 6 GHz bandında çalışacak kablosuz interneti kullanan cihazlar, neredeyse 20 yıllık bir sürede ortaya konan en büyük Wi-Fi kapasite genişlemesinin bir ürünü: 2020 yılının nisan ayında Federal İletişim Komisyonu (FCC) tarafından verilen karara göre ABD’de 6 GHz bandını artık lisanssız bir şekilde kullanmak mümkün. Wi-Fi teknolojisinde hali hazırda kullanılan radyo frekans spektrumunun ikiye katlanması, yayınlarda daha az tıkanıklık yaşanmasını, kanalların genişlemesini ve internet bağlantı hızının artmasını sağlar. Böylece birçok sektörde bir dizi inovasyonun imza atılmasına olanak tanınır. FCC’nin 6 GHz bandını açma kararından bu yana 1,3 milyardan fazla insana ev sahipliği yapan 39 ülke daha Wi-Fi 6E için 6 GHz lisanssız bandı faaliyete soktu. Günümüzde, kurumlar hali hazırda bant genişliği gerektiren video kullanımlarını ve ağlarına bağlanan hem istemci hem de Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarının sayısını artırdıkça, aynı zamanda buluta geçişi hızlandırdıkça, Wi-Fi’a talep de aynı doğrultuda yükseliyor. Bunun sonucunda, kablosuz ağlar aşırı yoğunluk yaşıyor ve uygulama performansı sekteye uğruyor. Kullanıcı deneyiminin olumsuz etkilenmesi ağdaki tüm kullanıcıları hayal kırıklığına uğratır ve üretkenliği düşürür. Bu durum ise dijital girişimleri riske atar ve inovasyon üzerinde baskı oluşturur.
Pazar araştırma şirketi 650 Group’un yaptığı bir çalışmaya göre, Wi-Fi 6E önümüzdeki birkaç yıl içerisinde hızla benimsenecek ve 2022’de 6 GHz bandını destekleyen 350 milyondan fazla cihaz piyasaya sürülecek. 650 Group, 2022’de Wi-Fi 6E kurumsal erişim noktalarında yüzde 200’lük birim artışı beklentisinde. Aruba’nın yeni Wi-Fi 6E çözümleri, Kenar Teknolojileri tek bir çatı altında toplamak, otomatize hale getirmek ve daha güvenli kılmak için sektörün ilk yapay zeka destekli, bulut yerel platformu inovatif ürün Kenar Servisleri Platformu’nun (Aruba ESP) bir parçasıdır. Kenar ağlardaki sorunları gerçekleşmeden önce tahmin edip çözebilen Aruba ESP’nin temeli yapay zeka operasyonlarına (AIOps) dayanıyor. Ağ güvenliğinde Sıfır Güven (Zero Trust) Politikası izleyen ve hem kampüs hem de şubeleri tek bir çatıda toplayan, etki alanları üzerindeki verilerin hepsini bir platformda sürekli analiz eden ve bu süreci otomatik hale getiren Aruba ESP, anormallikleri bularak kendi kendine optimize eder ve ağdaki bilinmeyen cihazları tespit edip, güvence altına alır.
Aruba’nın yeni Wi-Fi 6E ile getirdiği yeniliklerle kurumlar geliştirilmiş kapasitenin avantajlarından yararlanıyor. 6 GHz bantla daha geniş kanallar ve 3,9 gigabit hızla maksimum toplam verimlilik, sinyallerdeki parazitleri ciddi biçimde azaltır. Böylece hizmetlerde düşük gecikme süresi, yeni nesil birleşik iletişim, artırılmış ve sanal gerçeklik (AR/VR), IoT ve bulut gibi uygulamalar için yüksek bant genişliği sağlanır. Buna ek olarak, 5 GHz ve 6 GHz bantları arasındaki paraziti en aza indiren yeni bir ultra üç bant filtreleme özelliği sayesinde kurumların yeni spektrumu kullanımı gerçekten de en üst düzeye çıkabilir.
Wi-Fi 6 teknolojisinden sonra şimdi de Wi-Fi 6E’nin geldiğini görüyoruz. Kurumlar yeni yatırımlarını Wi-Fi 6E olarak mı yapmalı, yoksa Wi-Fi 6E sadece bazı özel uygulamalar için mi ayrılmalı?
Wi-Fi 6 teknolojisinin getirdikleri, Wi-Fi dünyasında çığır açıcı nitelikte oldu. OFDMA, TWT gibi teknolojiler, artan kapsama alanı ve azalan enterferans, Wi-Fi dünyasındaki en büyük sıçrama noktalarından birinin Wi-Fi 6 ile sağlanmasının önünü açtı. Fakat burada tek ve büyük bir engel bulunuyordu: varolan bantlarda (2.4 GHz ve 5 GHz) bulunan önceki nesil istemciler… Bu istemciler, geriye doğru uyumluluk kuralları gereği Wi-Fi 6 AP’lerin istenilen verimlilikte çalışmalarının önünde bir engel teşkil ediyordu. Bunu aşabilmek için, sadece Wi-Fi 6 dilinde gönderme-alma yapılabilecek, eski istemcilerin giremeyeceği bir bant belirlendi ve devreye alındı. Bu bant, 6GHz frekans bandı oldu ve buradaki yeni 500 MHz genişliğindeki spektrum parçası, Wi-Fi 6 teknolojileri ile çalışmaya ayrıldı. Bu bantta çalışabilecek istemci ve AP’lerin de Wi-Fi 6E uyumlu olması beklendi.
Aruba da kurumsal bir Wi-Fi 6E erişim noktasını ilk kez duyuran bir üretici olarak bu alanda ön plana çıktı ve Wi-Fi 6E teknolojisiyle 6GHz bandında da hizmet verebilen ürününü sundu. Aruba AP 635 model erişim noktası, hem 2.4 GHz, hem 5 GHz hem de 6 GHz frekans bantlarından çalışabiliyor. 2.4 GHz ve 5 GHz bantlarından hem Wi-Fi 6 hem de önceki nesil istemcilere erişim sağlanırken, 6 GHz bandı ise tamamen yeni nesil Wi-Fi 6E destekli istemcilere açık. İşte bu da, daha önce benzeri görülmemiş bir “temizlikte” spektrum erişimi ve enterferanssız haberleşmeye olanak sağlıyor.
[1] ESG Research Report, 2021 Technology Spending Intentions Survey, January 2021.
Son Yorumlar